Hava Durumu

#Uyarı

TOURISMJOURNAL - Uyarı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Uyarı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Sıcaklıklar 40'ın üzerine çıktı, uzmanından uyarı geldi Haber

Sıcaklıklar 40'ın üzerine çıktı, uzmanından uyarı geldi

Hava sıcaklığının 40 derecenin üzerine çıktığı Antalya'da, uzmanlardan sıcak çarpması uyarısı geldi. Nöroloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Elif Sarıönder Gencer, güneşin dik olduğu saatler arasında kapalı ve serin mekanların tercih edilmesini gerektiğini belirterek, ‘Vücut ısınızın ayarı bozulabilir' uyarısında bulundu. Haziran ayında aniden yükselen sıcaklıklar, kent sakinleri ve tatilcileri bunaltmış durumda. Termometrelerin 40 derece üstüne çıktığı turizm kenti Antalya'da aşırı sıcaklara karşı tedbirli ve dikkatli olunması konusunda Memorial Antalya Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Elif Sarıönder Gencer, uyarılarda bulundu. Aşırı sıcakların vücudun termoregülasyon sistemini etkilediğine dikkati çeken Gencer, böyle bir durumda ortaya çıkan sıcak çarpmasının çok tehlikeli bir tıbbı sorun olduğunu söyledi. Çok sıcak havalarda uzun süre kalındığında ve nemli ortamlarda uzun süre çalışıldığında vücudun termoregülasyon sisteminin düzeni bozulabildiğini kaydeden Gencer, “Vücut gereğinden fazla ısınabiliyor. Bu da hayati tehlike oluşturabilecek kalp ve bilinç sorunlarına neden olabiliyor. Özellikle yaşlı hastalar, kronik rahatsızlıkları bulunanlar, ağır spor egzersizi yapanlar ve sıcak havada çalışanlar fazla ter kaybederek termoregülasyon seviyesini bozabiliyorlar. Vücut ısısı çok yükseldiğinde beyin işlevlerini bozacak kadar ısınıyor. Bilinç bulanıklığı, kalp hızlı atmaya, böbrekler iyi çalışmamaya başlıyor ve bünye bir çeşit şok tablosu yaşıyor. O bilinç bulanıklığı komaya kadar gidip ciddi hayati sorunlar ortaya çıkarabiliyor” dedi. “Vücut ısınızın ayarı bozulabilir” Yaz mevsiminde güneşin dik geldiği 12.00 ile 16.00 saatleri arasında dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Gencer, “Sadece güneşe maruz kalmak değil sorun, kapalı ve sıcak ortamlarda çalışmak da sıcak çarpmasına neden olabilir. Kliması yok ve çok sıcak, siz de orada efor sarf etmenize, terlemenize neden olacak ve kalp atışınızı arttıracak bir aktivite yapıyorsanız, orada da vücut ısınızın ayarı bozulabilir” diye konuştu. “Uyumak isteyebilirsiniz ama uykudan uyanamayabilirsiniz” Gencer, sıcak çarpmasının ilk belirtisinin susuzluk hissi, halsizlik, hemen sonrasında kalp çarpıntısı, bilinç bulanıklığı, kafa karışıklığı, dikkat dağınıklığı olduğunu belirterek, “Eğer serin bir yerde kendinizi serinletmezseniz ve bol sıvı almazsanız, artık şuurunuzu kaybedebiliyorsunuz. Özellikle o sıcak ortamda uyumak isteyebilirsiniz ama uykudan uyanamayabilirsiniz. Çünkü organ yetmezlikleri başlıyor. Hastaneye geldiklerinde bu vakalar, oldukça bozuk bir laboratuvar bulgularına sahip oluyorlar” ifadelerine yer verdi. Gencer, hava sıcaklığının 40 derece üzerine çıktığı ve güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde daha serin ve kapalı ortamlarının tercih edilmesi gerektiğini ve bol sıvı tüketilmesi gerektiğini söyledi.

Uzmanından ‘havuz yerine deniz tercih edin' uyarısı Haber

Uzmanından ‘havuz yerine deniz tercih edin' uyarısı

Havaların ısınmasıyla birlikte aileler soluğu denizde veya havuzlarda almaya başladı. Düzenli denetimler olsa dahi havuzlarda daha fazla bakterinin yer aldığına dikkat çeken Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, “Havuzlarda gözle görülebilir bir bulanıklık varsa ideali çocuğu o havuza sokmamak, kendimizin de girmemesidir. Bulunduğunuz tesiste havuz ve deniz aynı oranda ulaşılabilirse, deniz tercih edilmelidir” dedi. Yaz sezonuyla birlikte özellikle çocuklu aileler, deniz veya havuzların yolunu tutmaya başladı. Kalabalıklaşan havuzlarda ise bireylerin bulaşıcı hastalık kapma ihtimali arttı. Böylece akıllarda ‘havuz mu daha sağlıklı deniz mi?' sorusu yer aldı. Açık denizin daha sağlıklı olduğu konusunda uyarıda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, “Havuzların ne kadar klorlama ya da ozonlama periyodu daha düzgün de olsa, belli oranda mikroorganizma kontrolleri düzenli yapılsa da durgun su, denize kıyasla bulaşıcı hastalıklar açısından daha sıkıntılı. Havuzlar açısından baktığımızda dikkat edilmesi gereken konulardan bir tanesi de düzenli temizleme ve klorlamanın hangi sıklıkta olduğudur. Bunlara rağmen bazı hastalıklar nadiren de olsa bulaşabilir” diye konuştu. “Su yutma ile ağızdan bakteriler bulaşabilir” HIV, Hepatit B gibi hastalıkların, klorlama düzeylerinin yetersiz olduğu zaman her ihtimalde bulaşabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Şener, “Su yutma ile ağızdan bulaşan mikroorganizma dediğimiz enterik patojenler ağırlık olarak, bazı bakteriler de çok nadir olarak havuzlardan bulaşabilir. Açık deniz ya da sahil deniz kıyılarında, Halk Sağlığı Kurumları tarafından mikroorganizma fotojen araştırılması yapılıyor. Suya karışan bakteri miktarı bakılıyor. Suya karışan bakteri miktarı belli sayıların altındaysa karışmış karışmamış diye engel olmak mümkün değil. Belli sayıların üstündeyse plajın kullanımı kapatılabiliyor” açıklamalarında bulundu. “Tuzlu suda virüsler yaşamıyor” Art arda birkaç yıl boyunca enterik patojen 0 çıkıyorsa, bu plajların sahillerinin mavi bayrak olarak kodlandığını anlatan Şener, “Birkaç yıl art arda yapılan denetlemelerde, enterik fotojen bulaşıcı hastalık bakteri miktarı çok aşağılardaysa, sahil kesimleri bu açıdan temiz alan ilan ediliyor. Virüsler açısından tuzlu su olduğu için bizim açımızdan bir avantaj var. Tuzlu suda virüsler yaşamıyor, yaşama ihtimali çok düşük oluyor. Dolayısıyla viral etkenler açısından bir avantajımız var” uyarısında bulundu. Havuz ve denizlerde ‘sokak hayvanları' uyarısı Sahillerde mevcut olan başıboş sokak hayvanlarının da denizleri ve sahilleri kirletebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Şener, “Bu kirlenmelerle birlikte dolayısıyla enterik patojenler ya da kistler yaz döneminde de başımızın belası olabilecek hastalıklardan birkaçı. Belirtiler olarak da hafif ulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal dediğimiz tablolarla karşı karşıya kalıyoruz. Eğer deniz kıyısında karşı karşıya kaldığınız tabloda denizin bulanıklığından ya da denize akan bir turistlik yerde lağım ya da kanalizasyon görüyorsunuz o bölgelerde deniz girmemek ideali. Bu bölgeden uzak yerlerde denize gerekir. Sadece sahil kesiminde değil, deniz turizminin yapıldığı bölgelerde de oradaki tuvaletlerdeki atık suların boşaltılması nedeniyle de koyların kirletilmesi söz konusu. Bu durumda da enterik patojenlerle karşı karşıya kalınabilir. Bunlarda çoğunlukla baş ağrısı, bulantı, kusma, ateş ve ishal gibi tablolarla karşı karşıya kalıyoruz. Güneş çarpması ile de çok sık karıştırılabiliyor. Çünkü güneş çarpması da baş ağrısı, bulantı, kusma ve çocuklarda ishal tablosuna sebep olabiliyor. Bunlar için bazı laboratuvar testlerine ihtiyaç var. Büyük abdest ile testlerde herhangi bir patojen varsa bu hastalara tanı konuluyor ve antibiyotik tedavisi gerekiyor” ifadelerine yer verdi. “Ciltten dökülen kıl, ağızdan akan salya, havuzlarda bulanıklık ölçeğini değiştiriyor” Havuzlarda son zamanlarda çok popüler olan tuzlu deniz suyunun kullanılmasının bir avantaj olduğunu vurgulayan Şener, şunları kaydetti: “Deniz içerisinden gelen tuzlu su, özellikle HPV ve Hepatit B gibi fotojenler için ekstra koruyucu. Bu sebeple deniz suyu kullanılan havuzlar, normal havuzlara göre artı avantajı var. Dikkat edilmesi en önemli şeyler ise aslında havuzlarda gözle görülebilir bir bulanıklık varsa ideali çocuğu o havuza sokmamak, kendimizin de girmemesidir. Her ne kadar havuzlar düzenli denetime tabii de olsa, daha fazla bakteri havuzda olabiliyor. Çünkü havuza düşen şey sadece enterik patojen değil. Ciltten dökülen bakteriler, kıllar, tüyler, ağızdan ve burundan akan salyalar dahil havuzlarda bulanıklık ölçeğini değiştiriyor. Ne kadar düzenli klorlama da olsa bu yetersiz kalabiliyor.” “Çocuklarda karşılaşılan viral hastalıklar olabiliyor” Havuza girdikten birkaç saat sonra özellikle gözde yanma, sulanma, kızarıklık gibi tablolar meydana geliyorsa, bu durumun sadece klorlamaya bağlı olmayabileceğini aktaran Şener, şöyle konuştu: “Adenovirüsü gibi özellikle çocuklarda karşılaştığımız bazı viral hastalıklar olabiliyor. Bu tabloya dikkat etmek lazım. Havuza girdiğiniz zaman yüzünüzde gözlük yoksa, ağzınızı burnunuzu, kafanızı suyun içerisine sokmamak ideal olandır. Bulunduğunuz tesiste havuz ve deniz aynı oranda ulaşılabilirse, deniz tercih edilmelidir. İster istemez havuzda, diğer kişilerle mesafenizi koruyamıyorsunuz ama denizde bu mesafeyi korumanız mümkün.” “Gözle ilgili rahatsızlıklar, çocuklarda kalıcı hasar bırakabilir” Havuz sonrasında yüzde, gözde, yanma, batma, sulanma, bulantı, kusma ve ishal gibi şikayetler görülürse hemen uzman hekime başvurulması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Şener, gözle ilgili olan durumlarda, özellikle çocuklarda kalıcı hasar bırakabilecek tabların olabileceğini belirtti.

Tarihçi uyardı: “Alaçam’ın tarihi konakları yıkılmanın eşiğinde” Haber

Tarihçi uyardı: “Alaçam’ın tarihi konakları yıkılmanın eşiğinde”

Tarihçi-Sosyolog Emin Günaydın, Samsun’un Alaçam ilçesinde yer alan tarihi yapıların ilgisizlik ve bakımsızlıktan yok olmanın eşiğine geldiğini belirterek, uyarılarda bulundu. Alaçam ilçesinde, Çeşme, Yeni Cami ve Karşıyaka Mahalleri kentsel sit alanını oluşturuyor. Bu mahallerde dini, kültürel ve sivil yapılar yer alıyor. Osmanlı Devleti döneminde mübadeleden önce Çeşme ve Karşıyaka Mahalleri gayrimüslim Rum - Osmanlı vatandaşlarının yoğunlukla yaşadıkları yerler olarak dikkat çekerken, gayrimüslim halkın büyük bir kısmının küçük el sanatlarıyla ve tütün ticaretiyle uğraştığı biliniyor. Bölge halkının gelir seviyesi, konut mimarisinin şekillenmesinde oldukça etkili olduğu uzmanlar tarafından belirtiliyor. Çeşme Mahallesi'nde büyük konaklar bu durumu kanıtlarken, mübadele ile Yunanistan’dan gelen halk, Rumlardan kalan evlere yerleştirilerek, kendi kültürleri ile farklı bir coğrafyada yaşamaya başladılar. Azınlıkların gitmesi ile Müslüman nüfusun arttığı, ilçe ile kültür yapısı açısından özdeşleşmeye başladığı gözlemlendi. Yerel halk ile kaynaşan mübadillerin yaşadığı Alaçam yerleşimi, tarihi dokunun belirgin olduğu, karakteristik özelliklere sahip mekânlara bugün dahi ev sahipliği yapıyor. Osmanlı döneminin izlerini taşıyan bu evler, tarihi açıdan da büyük önem arz ediyor. “Bu bir ihbardır: Alaçam’ın tarihi konakları yıkılmanın eşiğinde” İlçede yaptığı incelemelerin ardından edindiği gözlemleri aktaran Emin Günaydın, “Alaçam’daki kültürel zenginlik, ilgisizlik ve bakımsızlıktan yok olmanın eşiğine gelmiş durumdadır. Kimi konaklarda günümüzde halen oturulmakta, kimisi yıkılmış durumda, bazıları ise defineciler tarafından tarumar edilmiş vaziyettedir. Bu konaklar son nefesini vermek üzere, vaktinin dolmasını beklemektedir. Sit alanı içerindeki tarihi konaklar bir an önce restore edilerek turizme kazandırılmalı, bölge büyük bir cazibe merkezi haline dönüştürülmelidir. Alaçam halkının ve yetkililerin bu konuya bir an öce eğilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde çok geç kalınmış olacaktır” dedi.

Ticaret Bakanlığından tatil yapacak vatandaşlara uyarı Haber

Ticaret Bakanlığından tatil yapacak vatandaşlara uyarı

Bakanlıktan yapılan açıklamada, yaz aylarının gelmesi ve Kurban Bayramı tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte turizm sektöründe faaliyet gösteren kuruluşların yürüttüğü yoğun reklam ve tanıtım faaliyetleri arasından tercih yapmaya çalışan tüketicilerin dikkat etmesi gereken birtakım hususlar bulunduğu belirtildi. Özellikle tüketicilerin sıkça tercih ettiği otel ve turizm tesislerinin internet sitelerinin fotoğraf ve isimlerinin kopyalanarak, e-posta ve kısa mesaj üzerinden cazip tekliflerle tüketicilerin mağdur edildiğinin görüldüğüne işaret edilen açıklamada, tatil rezervasyonu yapacak tüketicilerin mağduriyet yaşamaması için dikkat etmesi gereken hususlar şöyle sıralandı: "Sosyal medya, kısa mesaj veya e-posta gibi iletişim kanalları üzerinden gelen teklifin içeriğinde yer alan tesis resimlerinin, kurumsal logo ve işaretlerin doğruluğu sorgulanmalıdır. Satın alma kararı öncesinde tercih edilen seyahat acentesi veya turizm tesisinin ilgili kamu kurum ve kuruluşları nezdinde kayıtlı olup olmadığı kontrol edilmelidir. Bu kapsamda tüketiciler, seyahat acentelerinin ve turizm tesislerinin belgeli olup olmadığını, turizm tesislerinin kaç yıldız sahibi olduğunu 'www.kulturturizm.gov.tr' ve 'www.tursab.org.tr' adreslerinden sorgulayabilir. Özellikle mesafeli yolla imzalanan sözleşmelerde, seyahat acentesinin veya turizm tesisinin internet sitelerinde adres, unvan ve iletişim bilgilerine yer verildiğinin ve ayrıca internet sitelerinin Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi'nde (ETBİS) kayıtlı olduğunun kontrolü, sosyal medya üzerinden satın almak yerine seyahat acentelerinin kendi internet sitesinin tercih edilmesi, ödemelere dikkat gösterilmesi gerekmektedir." Paket turun fesih hakkı bulunuyor Açıklamada, özellikle paket turlarda rezervasyonların başlangıç tarihine uzun süre kala yapılması sonucu, tüketicilerin önceden planladıkları turlara hayatın normal akışı içinde yaşanan birtakım sorunlar nedeniyle katılamadığı aktarılarak, bu tür durumlarda, tüketicilerin paket tur sözleşmesini fesih hakkı bulunduğu anımsatıldı. Buna göre, tüketicinin, paket turun başlamasından en az 30 gün önce yazılı veya kalıcı veri saklayıcısıyla bildirmek kaydıyla paket tur sözleşmesini feshetme ve ödenmesi zorunlu vergi gibi yasal yükümlülükler dışındaki paket tur bedelini herhangi bir kesinti yapılmaksızın iade alma hakkı bulunduğu belirtilen açıklamada, "Fesih bildirimi paket turun başlamasına 30 günden daha az süre kala yapılıyorsa paket tur sözleşmesinde belirtilmek şartıyla belirli bir tutar veya oranda kesinti yapılabilmektedir." ifadesi kullanıldı. Açıklamada, Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu'nun zorunlu sigortayla ilgili hükümleri saklı kalmak üzere, paket tur düzenleyicisi sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tüketicinin uğradığı her türlü zarardan sorumlu bulunduğuna dikkati çekilerek, şu ifadelere yer verildi: "Tüketici boşa harcanan tatil zamanı için de uygun bir tazminat talep edebilmektedir. Ayrıca, muhtelif seyahat acenteleri tarafından tüketicilere sunulan, paket tur veya otel konaklama rezervasyonun başlamasına belirli bir süre kala cezai şart ödemeksizin iptaline imkan tanıyan ihtiyari sigorta uygulamasının tüketicilerimizin faydasına olduğu değerlendirilmektedir." Tüketici mahkemelerine ve hakem heyetlerine başvurulabilir Bireysel tüketici uyuşmazlıklarının çözümünde tüketici hakem heyetleri ve tüketici mahkemelerinin yetkili kılındığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Tüketiciler, firmaların uygulamaları nedeniyle mağdur olmaları durumunda, kayıplarının tazmin edilmesi amacıyla değeri 2023 yılı için 66 bin liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetine, bu tutarın üzerindeki uyuşmazlıklarda ise tüketici mahkemesine başvurabilmektedir. Ticaret il müdürlüğü bünyesinde bulunan il tüketici hakem heyetleri il sınırları içinde, kaymakamlık bünyesinde bulunan ilçe tüketici hakem heyetleri ise ilçe sınırları içinde yetkilidir. Tüketici hakem heyeti kurulmayan ilçelerde başvurular o ilçe kaymakamlığına yapılabilir."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.