Hava Durumu

#Yenilenebilir Enerji

TOURISMJOURNAL - Yenilenebilir Enerji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yenilenebilir Enerji haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Turizm Tehditleri Haber

İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Turizm Tehditleri

İklim değişikliğinin etkileri artıyor; bu durum turizm sektörünün sürdürülebilirliği açısından ciddi tehdit oluşturuyor. Turizm, dünyanın en büyük endüstrilerinden biri ve dünyada yaklaşık 10 kişiden 1’ini istihdam ediyor. Üstelik bazı ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılasının neredeyse tamamı turizme bağımlı. Artık çevre dostu bir anlayışla seyahat etmek her zamankinden çok daha önemli. Çünkü turizm çevre kirliliğine neden olurken, turistik alanlarda yaşayan bitki ve hayvanların hayatlarına da zarar verebiliyor. Turizm sektörü, tek başına dünya çapındaki sera gazı emisyonlarının yüzde 8 ila yüzde 10’una neden oluyor. Turizm sektörü, doğal çevrenin çekiciliği ve biyoçeşitlilik üzerine kurulu. Dünyanın pek çok yerinde turistler, yağmur ormanlarını, binbir çeşit bitkiyi, canlıyı, kuşu, böceği ve diğer birçok türü görmek için seyahat ediyor. Booking.com’un yaptığı ankete katılanların yüzde 61’i pandeminin kendilerini daha sürdürülebilir bir şekilde seyahat etmeye yönelttiğini ifade ediyor. Ankete katılanlar, özellikle pandemi sonrasında yiyecek israfını ve tek kullanımlık plastikleri azaltmak gibi hayatlarında genel anlamda olumlu değişiklikler yapma isteği duyduklarını söylüyor. Ankete katılanların yüzde 79’u ise tatildeyken, örneğin taksi ve kiralık arabalar yerine yürümek, bisiklete binmek veya toplu taşımayı kullanmak gibi daha çevre dostu bir şekilde hareket etmek istiyor. Turistik aktivitelerin daha çevreci, iklime uyumlu, karbon sıfır hale gelmesi gerektiğinden, otellerin yenilenebilir enerjiye bir an önce geçmeleri ve kıyılar üzerindeki baskılarını azaltmaları gerekiyor. Ancak uygun politika ve uygulamalarla turizm sektörü iklim değişikliğine uyum sağlayabilir ve çevresel olarak sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerleyebilir. Özellikle kültür turizminde yapılacak her faaliyetin yerelde yaşayanlarla birlikte planlanması sürdürülebilirlik için çok değerli. Bireyler olarak da koruyarak, keşfederek ve doğa ile bağımızı koparmadan gezgin olalım. Kültürel Mirası Sahip Çıkalım Çevre ve Kültürel Değerleri Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) 27 Eylül Dünya Turizm Günü kapsamında, sektörün tüm paydaşlarına sürdürülebilir turizm çağrısı yaptı. ÇEKÜL şu ifadeleri kullandı: Turizm, ekonomik büyüme için önemli bir sektör olsa da, kontrolsüz ve plansız bir şekilde yapıldığında, doğal ve kültürel mirasımıza ciddi zararlar verebiliyor. Tarihi kentlerimizdeki aşırı kalabalık, doğal alanlardaki tahribat ve kültürel kimliğin kaybolması gibi sorunlar, sürdürülebilir turizmin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Dünya Turizm Günü’nde, tüm paydaşları sürdürülebilir turizm için harekete geçmeye davet ediyoruz. Turizm sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel bir sorumluluktur. Turizm sosyal ve kültürel yapıya doğrudan etki eder. Bu nedenle popülist yaklaşımlardan uzak durulmalı ve uzun vadeli sürdürülebilir planlamalarla Anadolu’nun zengin mirası korunmalı. Mercanlara Nefes Oldular Dünyada kendi iç denizine sahip tek ülke olan Türkiye’nin göz bebeği Marmara Denizi; Karadeniz, Ege ve Akdeniz arasında hayati öneme sahip biyolojik bir koridor niteliği taşıyor. Bu kapsamda, Marmara Denizi’nde biyoçeşitliliğin gelişimini desteklemek ve farkındalık oluşturmak amacıyla 2022 yılında Anadolu Efes ve Deniz Yaşamını Koruma Derneği’nin (DYKD) işbirliğiyle Denize +1 Nefes projesi hayata geçirildi. Proje ile “denizlerin yağmur ormanları” olarak nitelendirilen ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan mercanların çoğaltılması, korunması ve Marmara Denizi’ndeki sualtı yaşamıyla birlikte biyoçeşitliliğin zenginleştirilmesi hedefleniyor. Denize +1 Nefes’in ilk fazında, dalgıçlar doğal yaşamından kopmuş ve zarar görmüş mercanları Marmara Denizi’ndeki Tavşan Adası açıklarında kesin korunacak hassas alan ilan edilmiş olan bölgeye nakletti ve yeni mercan bahçeleri oluşturdu. Projenin ikinci fazında, nakledilen mercanların gelişimi ve yarattığı etkinin 7/24 canlı izlenebilmesi ve kayıt altına alınması için denizin 30 metre altına kamera sistemi kuruldu. Üçüncü fazda ise sıra Marmara Denizi’ndeki biyoçeşitliliğin sesine kulak vermeye geldi. Dalgıçların sualtına yerleştirdiği ses kayıt cihazlarıyla canlıların sesi kaydedildi. Sanatçı Mercan Dede, bu kayıtlardan ilham alarak “Mercanların Senfonisi” eserine hayat verdi. Anadolu Efes Bira Grubu Başkanı ve Anadolu Efes CEO’su Onur Altürk, “Sorumlu, bilinçli ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için çalışıyoruz” dedi. Temassız Yemek Harcamaları Arttı Bankalararası Kart Merkezi’nin verilerine göre, yurtiçinde kredi kartları ile yapılan turizme yönelik harcamalar, 2024’ün ocak-ağustos döneminde yüzde 32.7 artarak 17.2 milyar dolara yaklaştı. 2023 yılının 8 ayında harcamalar 12.9 milyar dolardı. Bu dönemde, yurtiçinde kredi ve banka kartları ile yapılan otel konaklama harcamaları yüzde 29 artarak 6.5 milyar dolara, uçak bileti harcamaları da yüzde 16 artarak 6.5 milyar dolara çıktı. Yerli kartlarla yurtiçinde ve dışında yapılan “temassız” yemek harcamaları da bu dönemde yüzde 48 artarak yaklaşık 12.9 milyar dolara yükseldi. Bu dönemde Türkiye’de yerli ve yabancı kartlarla yapılan çevrimiçi turizm hizmetleri alımları yüzde 25.4 artarak 10.9 milyar dolar oldu. Sektörden PEGASUS Hava Yolları, yurtdışı uçuşlarına iki hat daha ekledi. Şirket, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan İspanya Sevilla’ya ve Antalya’dan da Mısır Kahire’ye uçuş başlattı. DEDEMAN Hotels & Resorts International, Kazdağları’nın termal kaynaklarıyla ünlü beldesi Güre’de yeni oteli Dedeman Güre - Nurhayat Thermal Resort & Spa’da misafir ağırlamaya başladı. GOOGLE ve seyahat teknolojileri şirketi Sabre, iş seyahatlerinin olumsuz çevresel etkilerini azaltmak amacıyla işbirliği yaparak “Travel Impact Model”ini geliştirdi. Sistem, iş seyahatlerinin karbon ayak izini daha doğru şekilde ölçmeyi sağlıyor. BARUT Hotels, kadın şeflerin turizm sektöründeki yerini desteklemek amacıyla Anda Barut Collection’da kadın şeflerin katılımıyla “Cuisine Queens” etkinliği düzenledi. TÜRKİYE’de yaklaşık 120 oteli bulunan ve bu yıl kıyı bölgelerinde önemli açılışlara imza atan Wyndham, Ramada by Wyndham Dalaman’ın açılışını gerçekleştirdi.

1,2 milyar kWh’lik elektrik tüketimi yeşile döndü Haber

1,2 milyar kWh’lik elektrik tüketimi yeşile döndü

2021 yılından beri Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası (I-REC) alınmasına aracılık eden CK Enerji, bugüne kadar 323 şirketi belgelendirerek toplamda 1 milyar 230 milyon kWh’lik elektrik tüketiminin yenilenebilir enerjiye dönüşümünü sağladı. Firmanın yeşile dönüştürdüğü bu rakam yaklaşık 500 bin konutun bir yıllık tüketimine eşit olduğu bildirildi. Yenilenebilir enerjiye olan talep; iklim değişikliği, enerji güvenliği, temiz ve sürdürülebilir enerji ihtiyacı ile ilgili endişeler nedeniyle dünya çapında hızla büyüyor. Sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamayı hedefleyen CK Enerji de 2021 yılından bu yana çevre dostu elektrik tedarik etmek isteyen sanayi ve ticarethane müşterilerine ‘yeşil enerjiye’ geçişlerine yönelik belgelendirme hizmeti sunuyor. Müşterilerinin, tüketilen elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini belgeleyen Uluslararası Yenilebilir Enerjisi Sertifikası (I-REC) almalarına aracılık eden CK Enerji, Mart 2021’den 2023 yılı sonuna kadar 1 milyar 230 milyon kilowatt saat (kWh) elektriğin yeşil enerji kaynaklı olmasını sağladı. Toplam 323 şirketin I-REC almasına aracılık eden CK Enerji sayesinde yaklaşık 500 bin konutun yıllık tüketimi kadar bir elektrik yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmış oldu. CK Enerji, 1 milyar 230 milyon kWh elektriğin; 91 milyon kWh’sinin güneş, 460 milyon kWh’sinin jeotermal, 380 milyon kWh’sinin hidroelektrik, 18 milyon kWh’sinin rüzgar ve 280 milyon kWh’sinin biokütle kaynaklı olduğunu belgeledi. "Üretilen her 1 MWh elektrik karşılığında sertifika oluşturuluyor" CK Enerji tarafından yapılan açıklamada, yenilenebilir enerji sertifikalarının, yenilenebilir enerji yatırımlarını ve tüketimini yaygınlaştırmak amacı ile sıkça kullanılan bir sistem olduğuna işaret edilerek, “Üretilen her birim elektriğin, kaynağından başlayarak takip edilmesini ve nihai tüketiciye kadar izlenebilmesini sağlayan bu sistem sayesinde tüketicilerin bilinçli ve güvenilir bir seçim yapmasına katkı sağlanıyor. I-REC de elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini belgeleyen uluslararası sertifikasyon sistemlerinden yaygın olarak kullanılanlardan biri. Uluslararası bağımsız bir kuruluş olan IREC Foundation tarafından verilen ve denetlenen bu sistemde, yenilenebilir enerji tesislerinde (güneş, rüzgâr, hidroelektrik, jeotermal ve biokütle) üretilen her 1 megawatt saat (MWh) elektrik karşılığında bir sertifika oluşturuluyor. Yetkili enerji şirketleri de bu sertifikayı talep eden müşterilerinin elektrik enerjilerini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmasına destek veriyor. Bu şirketlerden biri olan CK Enerji olarak biz de müşterilerimiz adına I-REC sertifikalama işlemlerini üstlenerek sürdürülebilirlik politikalarına destek oluyoruz” denildi. “Markaların değerini artırıyor” Doğa dostu enerji kullanmayı teşvik eden yenilenebilir enerji sertifikalarının kullanıcılara pek çok avantaj sağladığına dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Günümüzde dünyanın geleceğini tehdit eden küresel ısınmaya karşı karbon emisyonun azaltılmasına katkı demek olan yenilenebilir enerji kullanımı, markaların değerini de artırıyor. I-REC, tüketiciler, elektrik tedarikçileri, elektrik üreticileri ve ulusal hükümetler arasındaki ticareti kolaylaştırırken elektrik tüketicilerinin sürdürülebilirlik hedeflerine de katkı sağlıyor. Yapılacak olan ticaretlerde yeşil enerji ile ürün üretimi yapıldığının sertifikalanması ihracat kanallarında fırsatlar oluşturabiliyor. Yine turizm sektöründe ziyaretçilerin elektrik tüketiminde yeşil enerjiyi tercih eden tesislere olan ilgisi şirketlere artı bir avantaj sunuyor. Sanayi sektöründe ihracat odaklı şirketler de karbon emisyonlarını düşürebilmek için IREC sertifikasını tercih ediyorlar. Ayrıca Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşma yolunda, orta vadede uygulanacak teşvik ve desteklerden öncelikli olarak faydalanma potansiyeli de söz konusu olacak.” “Yenilenebilir enerji sertifikasının sağladığı faydalar” CK Enerji’den yapılan açıklamada, sertifikanın firmalara sağladığı faydalar şöyle özetlendi: “Yenilenebilir enerji kullanıldığını şeffaf bir şekilde kanıtlar, yurt dışına ihraç edilen ürünlere uygulanan karbon salınım vergilerinden muafiyet sağlar, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üreten yerel yatırımcılara destek olur, karbon ayak izini azaltmaya yarar ve karbon ayak izi raporlamalarında kullanılabilir, yeşil enerji sertifikaları alan şirketler bankaların yeşil fonlarına başvurabilir ve ön şartı yeşil enerji olan kredileri daha kolay alır, küresel iklim krizi faaliyetleri ve çözümlerine destek sağlar.”

Koç Holding 2023’ün ilk yarısında başarılı performansını sürdürdü Haber

Koç Holding 2023’ün ilk yarısında başarılı performansını sürdürdü

Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu, güçlenen likiditeleri ile önümüzdeki dönemde tüm paydaşları için uzun vadeli değer yaratma hedefiyle çalışmalarını sürdüreceklerini bildirdi. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Koç Holding, 2023'ün ilk yarısına ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Konsolide bazda 24,9 milyar dolar gelir elde eden Holding, aynı dönemde 1,6 milyar dolar kombine yatırım gerçekleştirdi. Böylece şirketin son 5 yıldaki yatırımları 10 milyar dolara ulaştı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Çakıroğlu, global belirsizlikler ve zorlu piyasa koşullarına rağmen uzun vadeli değer yaratma hedefleri doğrultusunda yılın ilk yarısını da başarılı bir performans ile kapattıklarını belirterek, 'Güçlü likidite ve bilançomuz, dayanıklı ve çeşitlendirilmiş portföy yapımız, çağın yetkinlikleriyle donattığımız insan kaynağımız, çevik yönetim anlayışımız ve en önemlisi ülkemizin geleceğine duyduğumuz inancımızla yatırımlarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz.' ifadelerini kullandı. Koç Holding’in dinamik portföy yönetimi çerçevesinde son dönemde gerçekleştirdiği başarılı işlemlere dikkati çeken Çakıroğlu, şunları kaydetti: 'Koç Holding olarak sahip olduğumuz Yapı Kredi sermayesinin yüzde 6,8’ine denk gelen Yapı Kredi payının, hızlandırılmış talep toplama süreci sonucunda yaklaşık 6,8 milyar TL (yaklaşık 250 milyon doları) bedel ile borsa dışında uluslararası kurumsal yatırımcılara satışını başarılı bir şekilde tamamladık. Son yıllardaki en yüksek tutarlı söz konusu başarılı işlem, ülkemize, topluluğumuza ve bankamıza duyulan güvenin bir göstergesidir. Koç Topluluğu olarak Yapı Kredi’ye, bankacılık sektörüne ve ülkemizin potansiyeline olan inancımız ile yüzde 61,17 oranındaki ortaklık payımızla Yapı Kredi’deki ana hissedarlığımız devam edecek. Diğer yandan sahip olduğumuz Tat Gıda paylarının satışı dâhil stratejik alternatiflerin değerlendirilmesi amacıyla bir çalışma başlattık ve konuyla ilgili finansal danışmanlık alınması için görevlendirme yaptık. Daha da güçlenen likiditemiz ile önümüzdeki dönemde tüm paydaşlarımız için uzun vadeli değer yaratma hedefiyle çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Avrupa’nın en çok satan ticari aracı olan Transit ailesinin 1 tonluk araç segmentindeki müşterilere yenilikçi ve verimliliği artıracak yeni çözümler sunmak üzere sıfırdan tasarlanan Custom modeli Ford Otosan Yeniköy fabrikasında önce dizel ve sonra tam elektrikli versiyonlarıyla hattan inmeye hazırlanıyor. Ford’un tam elektrikli ikinci ticari modeli olan E-Transit Custom, Ford’un elektrik dönüşümünde stratejik önem taşıyor. Nisan ayında tanıtımı yapılan, müşteri odaklı bir yaklaşımla Ford Otosan tarafından geliştirilen Transit Courier’nin de sırayla içten yanmalı ve elektrikli versiyonları Ford Otosan Craiova fabrikasında üretime girecek.' - 'İhracatımız ülkemizin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 7’sini oluşturuyor' Çakıroğlu, ihracat performanslarını özellikle Türkiye ekonomisine kattıkları değer açısından önemsediklerini kaydetti. Koç Topluluğu olarak ihracatlarının Türkiye'nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 7’sini oluşturduğuna işaret eden Çakıroğlu, 'Bunun bir yansıması olarak Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından geçekleştirilen araştırmada, Türkiye’nin ilk 1000 ihracatçısı arasında mal ihracatı yapan ilk 10 şirketin 4’ünün topluluk şirketimiz olmasından gurur duyuyoruz. Araştırmaya göre Ford Otosan ihracat şampiyonu olurken; Tüpraş ikinci, Arçelik yedinci, Tofaş dokuzuncu sırada yer aldı.' açıklamasında bulundu. Levent Çakıroğlu, Koç Holding’in Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgede ilk günden bu yana yürüttüğü kapsamlı çalışmaları aralıksız sürdürdüğünü aktardı. Topluluk şirketleri ile birlikte AFAD koordinasyonunda Adıyaman, Hatay, İskenderun, Kahramanmaraş ve Malatya’da kurdukları, yaklaşık 20 bin kişinin yaşayacağı, 5 bin konteynerden oluşan ve sosyal yaşam alanlarıyla öne çıkan Umut Kentlerde yaşamın başladığını belirten Çakıroğlu, 'Umut Kentleri sadece barınma değil, yaşamla yeniden bağ kurma alanları olarak modelledik. Barınmanın yanı sıra eğitim, istihdam, spor ve sosyal hayata katılım gibi hizmet konularını önceliklendirdiğimiz Umut Kentleri, yerel ve uluslararası kurumlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte örnek bir model olması hedefiyle hayata geçirdik. 115 binden fazla çalışma arkadaşımız, topluluk şirketlerimiz ve proje paydaşlarımızla, Umut Kentlerde yaşam devam ettiği sürece depremzedelerin yanında olmayı sürdüreceğiz.' değerlendirmesinde bulundu. - 'Topluluk şirketlerimizin yenilenebilir enerji projelerine yönelik sürdürdüğü faaliyetler hız kazandı' Çakıroğlu, Koç Holding’in 2022 Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımlayarak çevre, sosyal, kurumsal yönetim alanlarında kaydettiği ilerlemeyi kamuoyu ile paylaştığını ifade ederek, sözlerini şunları kaydetti: 'Karbon Dönüşüm Programımız kapsamında topluluk şirketlerimizin enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji projelerine yönelik sürdürdüğü faaliyetler hız kazandı. Başlattığımız yenilenebilir enerji projesi sayesinde, topluluğumuz genelindeki elektrik tüketiminin yarısından fazlasının yenilenebilir enerjiden karşılanmasını sağlayacağız. Ayrıca Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde endüstri lideri olan Arçelik, yenilenebilir enerji alanında 10 milyon avro yatırımla güneş paneli üretimine başlayacak. Bu yılın sonuna kadar yapılacak ek yatırımla yıllık üretim kapasitesi 1 milyonun üzerine çıkacak olan güneş paneli üretim tesisi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşümüne ivme kazandıracak.'

"Lityum iyon piller: Elektrikli otomobilde yeşil enerji" Haber

"Lityum iyon piller: Elektrikli otomobilde yeşil enerji"

Elektrikli otomobil dünyada trend haline geliyor. Elektrikli araç sayısı arttıkça dünyada elektrik tüketiminde de artış yaşanıyor. Lityum iyon pil teknolojileriyle çevreye zarar vermeden artan tüketimin karşılanması hedefleniyor. Günümüzde iklim değişikliği ve küresel ısınmayı nasıl en aza indirilir konusu çokça konuşulur hale gelmiş durumda. Yeşil dönüşüm için çalışmalar son hızıyla devam ediyor. Dünyada hızla yaygınlaşan elektrikli araç kullanımı beraberinde temiz enerji üretimini de getirdi. Çevreye zarar vermeden artan elektrik ihtiyacı lityum iyon pil teknolojileriyle çözülmesi planlanıyor. Lityum iyon geleneksel pillere göre daha uzun ömürlü, daha yüksek güç yoğunluğuna sahip, bir seviyeye kadar daha hızlı şarj olan ve daha hafif bataryalar olarak biliniyor. Lityum iyon bataryalar; birim hücre başına en yüksek gerilim, birim kütle başına en yüksek enerji yoğunluğu, en az bakım gerektirme, yüksek çevrim ömrü üstünlüklerinden dolayı elektrikli araçlarda en yaygın kullanılan batarya türü olarak öne çıkıyor. Çevreye duyarlı enerji teknolojileri İstanbul'da kapılarını açan ICCI Enerji ve Çevre Fuarı'nda sergilendi. Söz konusu organizasyonda yeşil dönüşüm için gerekli olan doğa dostu aletler ve ürünler tanıtıldı. Bu ürünler; güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, biyokütle enerjisi, jeotermal enerji, hidroelektrik enerji, hidrojen enerjisi ve dalga enerjisi. Bunların yanı sıra elektrikli otomobiller için üretilen Lityum iyon bataryalar ve elektrikli şarj istasyonları da stantlarda yerini aldı. “Yenilenebilir enerji kaynaklarını depolamak önemli” Yenilenebilir enerji kaynakları ve bu enerji kaynaklarının depolanması hakkında konuşan enerji şirketi üst yöneticisi Yüksel Yalçın, “Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişlerde enerji depolama sistemleri çok önem kazanmaya başladı. Enerji depolama sistemlerini enerjinin kaynağına göre tanımlıyoruz. Bunlar ikiye ayrılıyor. Kesikli enerji kaynakları kesiksiz enerji kaynakları. Kesikli enerji kaynaklarının başında güneş ve rüzgar geliyor. Bu iki enerji kaynağına baktığımızda 24 saat bulamıyoruz. Hidroelektrik santraller jeotermal doğal gaz gibi enerji kaynakları kesiksiz enerji kaynağı olarak tanımlanır. Kesikli enerji kaynakları 24 saat olmadığından bunları depolamamız gerekir. Bu enerji kaynakları doğaya az zarar veren kaynaklar. Elektrikli bir aracınızı güneş enerjisiyle şarj etmek isterseniz, aracın üstüne koyduğunuz güneş panelindeki enerjiyi mutlaka depolamanız gerekir. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, biyokütle enerjisi, jeotermal enerji, hidroelektrik enerji, hidrojen enerjisi ve dalga enerjisi gibi enerji kaynakları bizim için önemli rol oynuyor. Bu depolama için üç önemli teknoloji bulunuyor” dedi. “Çevreye verilen zararı en aza indirmek için lityum iyon bataryalar tercih ediliyor” Lityum iyon bataryaların 15 yıla kadar ömrünün olduğunu belirten Yalçın, “Günümüzde enerji depolama sistemleri üçe ayrılıyor. Bunlar; kurşun asit tipi bataryalar, jel tipi bataryalar ve lityum iyon bataryalar. Bu üç batarya tipine baktığımızda en uzun ömürlü batarya olarak lityum iyon bataryaları söyleyebiliriz. Lityum iyon bataryalar 15 yıla kadar kullanım sağlıyor. Genelde günümüzde elektrikli araçlarda da lityum iyon bataryalar yer alıyor. Kullanım tercihi olarak lityum iyon bataryalar hem fosil yakıtlara nazaran hem de diğer kurşun asit ve jel tipi bataryalara göre doğaya en az karbon salınımı sağlıyor. Şekillendirme konusunda çok küçültülebiliyor ve bu da elektrikli araçlarda kullanılmasını ön plana çıkarıyor. Lityum bataryalar araca göre istenilen boyutta şekillendirilebiliyor. Yerli otomobilimiz Togg’da lityum batarya kullanıyor. Dünyadaki elektrikli araçların çoğunda bu batarya tipi kullanılıyor” ifadelerini kullandı. “Lityum iyon bataryalar dünyada en fazla tercih edilen batarya türü” Dünyadaki birçok elektrikli aracın lityum iyon bataryayı kullandığını belirten Yalçın, “Lityum iyon bataryaların kullanım ve kullanım sonrası olarak 2’ye ayrılır. Fosil kaynaklı yakıtlar, küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin başlıca nedenlerinden. Bu yüzden bu yakıt türlerinden uzaklaşırken, kullanacağımız yakıtlarda da bu konuya dikkat etmemiz gerekiyor. Burada da devreye lityum iyon bataryalar giriyor. Temiz enerji sistemlerinin başında lityum iyon bataryalar yer alıyor. Doğaya en az zararı veren kaynak lityum iyonlar. Bu bataryaların ömrü 25 yıla kadar çıkarılması için çalışmalar var fakat önümüzdeki dönemlerde çalışmaların sonucunu göreceğiz. Bu tür bataryaların dolumu daha hızlı oluyor ve arabaya verilen performansı arttırıyor. Şu anda dünya otomotiv sektörü tamamen lityum iyon bataryalarına odaklanmış durumda” şeklinde konuştu.

Akfen Enerji'den çevreye 5.5 milyon ağaç kadar temiz hava Haber

Akfen Enerji'den çevreye 5.5 milyon ağaç kadar temiz hava

Akfen Yenilenebilir Enerji 5,5 milyon ağacın ömrü boyunca sağladığı temiz hava kadar karbon salımını azalttı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Akfen Yenilenebilir Enerji, sahip olduğu 699 megavatlık kurulu güce sahip santrallerinde ürettiği yeşil ve temiz enerji sayesinde 5,5 milyon tona yakın karbondioksite eşdeğer azaltım sağladı. Bu rakam 5,5 milyon ağacın ömrü boyunca sağladığı temiz havaya eşdeğer olarak kabul ediliyor. Santrallerinde dünya çapında tanınırlığı olan VCS (Verified Carbon Standard), Gold Standard ve Global Carbon Council (GCC) karbon sertifikasyon alma süreçlerine devam eden şirket, karbon kredisi satışına da devam ediyor. Öte yandan, şirketin 2011'den bu yana gerçekleştirdiği karbon emisyon denkleştirme miktarı da 609 bin 980 tona ulaştı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Akfen Yenilenebilir Enerji Genel Müdür Vekili Mustafa Kemal Güngör, yenilenebilir enerji alanında dengeli bir portföye sahip olduklarını belirterek, şunları kaydetti: 'Toplam kurulu gücümüzün yüzde 33'ü su, yüzde 50'si rüzgar ve yüzde 17'si güneşten enerji üretimi yapıyor. Buradan baktığımızda Türkiye'nin en dengeli yatırım portföylerinden birine sahibiz. Bu bizi mevsimsel değişikliklere karşı önemli ölçüde güçlü kılarken, Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyelini en iyi kullanan şirketlerden biri haline getiriyor.'

Türkiye yenilenebilir enerji 5 yılda yüzde 65'e yakın büyür Haber

Türkiye yenilenebilir enerji 5 yılda yüzde 65'e yakın büyür

Enerji, 'İşimin Enerjisi' projesi kapsamında hayata geçirdiği uygulamalarla enerji tüketiminde tasarrufu sağlamak, verimliliği artırmak ve karbon salımını en aza indirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Enerjisa Enerji 'İşimin Enerjisi' uygulaması kapsamında geçen yıl Türkiye'nin net sıfır emisyon hedefi ve yeşil dönüşüm yolculuğuna önemli katkı sağlayacak çalışmaları hayata geçirdi. Söz konusu uygulama kapsamında geçen yıl devreye alınan ve bu yıl da devam edecek güneş enerjisi santrali (GES) ve enerji verimliliği yatırımlarıyla, toplamda 68 bin tonun üzerinde karbon salımı önlenecek. GES projelerinde yıllık 57,5 milyon kilovatsaatlik yenilenebilir enerji üretilirken, enerji verimliliği uygulamaları ile yıllık enerji tasarrufu 55,5 milyon kilovatsaate ulaşacak. Ayrıca, Enerjisa Enerji'nin portföyünde yer alan işletmelerin 924 gigavatsaatlik elektrik tüketimi 'Yeşil Enerji' ile sertifikalandırılacak ve böylece yaklaşık 5,8 milyon ton karbon salımının önüne geçilecek. - 19 binden fazla hanenin elektriği GES'ten sağlanacak Geçen yıl kurulumuna başlanan 75 bin 569 güneş panelinin tamamının devreye alınmasıyla bu yıl 19 bin 171 hanenin elektrik tüketimine eşdeğer elektrik üretilmesi ve yaklaşık 37 bin ton karbon salımının engellenmesi bekleniyor. Yeşil enerji sertifikasyonları ile müşterilerinin karbon ayak izi ve sera gazı salımını azaltan Enerjisa Enerji, yeşil enerji müşterilerine 924 gigavatsaatlik elektrik tedariğini güneş, rüzgar ve su gibi enerji kaynaklarından sağladı. Ayrıca şirket, geçen yıl yerel ekonomik kalkınmayı desteklemek ve sürdürülebilir turizmi teşvik etmek amacıyla Sürdürülebilir Enerji Temelli Uygulama Merkezi (SENTRUM) Projesi'nin ilk uygulamasını da Ayvalık Küçükköy'de hayata geçirdi. Projeye 'İşimin Enerjisi' uygulamaları ile enerji verimliliği, tasarruf ve karbon emisyonlarının azaltılması gibi alanlarda destek verildi. Bu dönüşüm projesi sayesinde yıllık 15 bin kilogram kömür kullanımının önüne geçilerek enerji tasarrufu sağlanırken, 55 ton karbon emisyonu engellendi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Enerjisa Enerji Üst Yöneticisi (CEO) ve Enerjisa Müşteri Çözümleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Pınar, şunları kaydetti: 'Önümüzdeki beş yıl içerisinde dünyadaki yenilenebilir enerji kapasitesi dünyanın son 20 yılda yaptığı artışa bedel bir oranda artış gösterecek. Öngörüler Türkiye'deki yenilenebilir enerjinin 5 yılda yüzde 65'e yakın büyüyeceğini gösteriyor. Özellikle bütün dünyada güneş ve rüzgar enerjisi gibi temiz enerji teknolojilerinde hızlı bir artış görüyoruz. Yine enerji verimliliğinde de çok önemli bir artış var. 2022 yılında enerji verimliliğindeki artış, ortalama yıllardaki artışın iki misli kadar oldu. Tam bu noktada Enerjisa Enerji olarak İşimin Enerjisi ile sorumluluklarımızın bilinci ile hayata geçirdiğimiz bir uygulama. Bu uygulama kapsamında sektörde rol model olan, yenilikçi, etki odaklı ve sürdürülebilir ürün ve hizmetler geliştiriyoruz.'

Yenilenebilir enerji yatırımına yoğun talep Haber

Yenilenebilir enerji yatırımına yoğun talep

EPDK tarafından hazırlanan ve 19 Kasım'da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren elektrik depolama düzenlemesi sonrasında, depolamalı rüzgar ve güneş santrali kurmak için yapılan başvurular hızla arttı. Depolamada yatırım talebi ilk 10 gün içinde 110 milyar dolara, ardından 230 milyar dolara dayandı. Güneş ve rüzgarda kapasitenin yaklaşık 30 bin megavat olmasına karşın, yatırımcılardan 164 bin 200 megavatlık kapasite başvurusu geldi. EPDK'ye depolama için Türkiye'nin her bölgesine yayılacak şekilde 2 bin 753 başvuru önlisans başvurusu yapıldı. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı İbrahim Erden, AA muhabirine yaptığı açıklamada, depolamaya talebin yüksek olduğunu belirterek, "Depolama başvurularında 200 bin megavat seviyesine ulaştığımız bilgisi bizi Türkiye'nin hemen hemen her bölgesinde başvuru olduğu sonucuna götürüyor." dedi. Depolamalı rüzgar enerjisi başvurularında asgari büyüklüğün 40-50 megavat bandında olmasına karşın başvuruların genelinin 100 megavat ve üstü için yapıldığına dikkati çeken Erden, bununla birlikte mevcut tesisler için depolamaya bağlı kapasite artış müracaatlarının da alındığını ifade etti. Erden, başvuruların seyrine ilişkin, "Türkiye Elektrik İletim AŞ ve Enerji İşleri Genel Müdürlüğünün teknik değerlendirmelerinin şubat itibarıyla başlayacağını düşünüyoruz. Önümüzdeki 2 ay içerisinde ilk ön lisanslar da yatırımcılara arz edilebilir." diye konuştu. EPDK'den 30 bin megavat üzeri kapasite tahsisi yapılmasını beklediklerini dile getiren Erden, "Ulusal Enerji Planı'nda gördüğümüz kadarıyla stratejik hedefler kapsamında 2035 itibarıyla yaklaşık 30 gigavatlık bir rüzgar gücü öngörülüyor. Bu da aslında mevcut başvurular sonrası gerçekleşme beklentileri açısından bizim öngörülerimizle örtüşen bir süreç." değerlendirmesinde bulundu. "Depolama ve güneş yatırımları 10 yılda hızla artacak" Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı Cem Özkök de depolama ve yenilenebilir enerjiye yapılacak her bir centlik yatırımın, kelebek etkisiyle en az 100 dolar olarak yatırımcıya geri dönebileceğini söyledi. Özkök, depolama yatırımlarının Türkiye'nin tüm bölgelerinde kapasite olanaklarına bağlı olarak yapıldığını belirterek," Bu da bizi güneşin önümüzdeki yüzyılda ana enerji kaynağı olarak egemenliğini ilan edeceği sonucuna götürüyor. Türkiye Ulusal Enerji Planı'nda da 2035 itibarıyla güneş enerjisi kurulu gücünün 53 gigavat düzeyinde olması hedeflenmektedir. Depolama ve güneş yatırımları önümüzdeki 10 yılda hızlı bir şekilde artacaktır." dedi. Başvuru sayısının giderek arttığına işaret eden Özkök, "Bildiğimiz kadarıyla Türkiye'nin hemen her yerinden depolama amacıyla başvurular yapıldı. Bunların gerçekleştirilebilmesi için öncelikle tedarik lisansı sahibi olmak gerekiyor. Ayrıca depolamalı elektrik üretimi yapmak isteyen yatırımcıları üretim lisansı altında bu faaliyette bulunabiliyorlar." diye konuştu. Özkök, enerjide bağımsızlığın yolunun yenilenebilir kaynaklardan geçtiğini ifade ederek, şunları kaydetti: "Yenilenebilir enerji kullanımının depolamayla çok hızlı artacak olması, Türkiye'nin enerji arz güvenliğini daha da güçlendirecektir. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte maliyetlerin düşmesi ve depolamalı yenilenebilir enerji sistemlerinin tüketici düzeyine inmesi sayesinde de karbon emisyon hedeflerine son kullanıcıların katılması sağlanacaktır. Yenilenebilir enerjiye yapılacak her yatırım şu an tüm dünyanın mücadele ettiği enflasyon sorununa karşı da en etkin enstrümanlardan biri olacaktır."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.