Hava Durumu

#Zam

TOURISMJOURNAL - Zam haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Zam haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Demiray: Haber

Demiray: "Turizmde Kurtuluş Doların Enflasyonla Uyumu"

Dedeman Hotels & Resorts International (DHRI) Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Demiray, turizm sektöründe 2024'te sıkı para politikaları nedeniyle kârdan feragat ettiklerini söyledi. "2025 yılında yüzde 30 enflasyon hedefleniyorsa dolar da yüzde 30 realize olmalı. Bugün geldiğimiz noktada dolar 35 TL’lere dayanmış durumda. Önümüzdeki yıl 42 TL civarına gelmesi gerekiyor. Turizm sektörü başka türlü ayağa kalkamaz, ayakta da kalamaz" dedi. 2024 yılı turizm için zor geçerken, artan girdi maliyetleri ile döviz kuru arasındaki fark, sektörün kârlılığını düşürdü. Demiray, "2024 yılında kârdan fedakarlık ettik. Yüzde 10 ile 15 arasında kârlılıklarımız eridi. Bu durum para sıkılaştırma politikasından kaynaklı. Özellikle bizim birlikte çalıştığımız tekstil sektörü dolar ve eurodan dolayı büyük darbe yedi. Yurt dışına döndüler. İnsanlar toplantılarını, eğitimlerini, ötelediler. Öteleyince turizm sektöründe iptaller çok yaşandı. Bununla birlikte kamu da sıkılaştırmaya gitti. Devlet de ihaleleri iptal etti. Tüm bunlar turizmcileri olumsuz etkiledi" dedi. "DOLAR ENFLASYON ORANINDA ARTIŞ GÖSTERMELİ" Demiray, doların enflasyona paralel artması gerektiğini vurgularken, "Eğer Türkiye'de 2025 yılında yüzde 30 enflasyon hedefliyorsak doların da yüzde 30 realize olması, devalüe edilmesi gerekiyor. Bugün geldiğimiz noktada dolar 35 TL’ye dayanmış durumda. Önümüzdeki yıl yüzde 30 enflasyon mu öngörüyoruz o zaman doların 42 TL civarına gelmesi gerekiyor. Bunun da kademeli olarak gerçekleşmesi lazım" dedi. Kademeli artış olmadığında, çalışan ve enerji maliyetlerinin hızla yükseldiğini vurguladı. Turizmci, fiyatları bir anda yüzde 30-40 oranında artıramadığından kârlılık oranını düşürünce birçok otelin bu durumla başa çıkamadığını savundu. "2025’İN İLK YARISINDA HER ŞEYİ DUYABİLİRİZ" Demiray, 2024'te 270’e yakın otelin konkordato ilan ettiğine işaret ederek, 2025’in ilk 6 ayında daha fazlasının olabileceğine dikkat çekti. "Bunun nedeni de plansızlık ve yanlış yönetim şekli. Biz sistem yapmıyoruz, sistemin bir parçası olamıyoruz. Sistem olmadığı için de maliyet yönetimi doğru fiyatlamayla pekişmiyor. Bizim önce neyi sattığımızın maliyetini bulup sonra fiyatları belirlememiz gerekiyor. Eski bakkal usulü yapıyor çoğu işletme. Hala bütçesi olmayan oteller var" yorumunda bulundu. "BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET ŞART" Demiray, asgari ücretin yüzde 30’un üzerine çıkmaması gerektiğini savunarak, Turizm sektörünün bu artışı yönetemeyeceğini söyleyen Demiray, asgari ücret artışı yüzde 45 olursa, otel maliyetlerinin 2.200 TL’yi aşacağını belirtti. Oda fiyatının en az 5.000 TL’ye çıktığı durumda da konaklayacak misafir bulunamayacağını ekledi. Demiray, bölgesel ücret sistemine geçilmesini önerdi. "BODRUM’DA BİR TOP DONDURMA 1500 TL" Demiray, turizmdeki "fahiş fiyat" tartışmalarına da değindi. "Fırsatçılık her sektörde var. Bodrum’da bir top dondurma 1500 TL. Bu artık ayıp. Devlet denetimlerini, işini bilen liyakatli insanlarla sıklaştırırsa bu iş çözülür" dedi.

Morgan Stanley’den Türkiye Ekonomisi Tahminleri Haber

Morgan Stanley’den Türkiye Ekonomisi Tahminleri

ABD merkezli yatırım bankası Morgan Stanley, gelişmekte olan piyasalarla ilgili hazırladığı raporunda, Türkiye ekonomisi için detaylı tahminlerde bulundu. Raporda, Türkiye'nin "bir dönemecin başında" olduğuna dikkat çekildi.   Morgan Stanley, Mayıs 2023’ten itibaren uygulanan politika değişikliklerinin, parasal ve finansal koşullarda sıkılaşmayı sağladığını ve makroekonomik dengesizlikleri azalttığını belirtti. Raporda, "Bu da makro dengesizlikleri azalttı ve hem yurt içinde hem de yurt dışında güveni artırdı" yorumlarına yer verildi.   DÖVİZ VE REZERVLERDEKİ GELİŞMELER   Raporda, mevduat dolarizasyonunun belirgin şekilde azaldığı ve döviz korumalı mevduatların (KKM) zirve noktasından önemli ölçüde gerileyerek 38 milyar dolara düştüğü ifade edildi. Türk lirası mevduatlarının payı ise yıl başından bu yana 13,6 puan artarak toplamda yüzde 56'ya ulaştı. Net portföy girişlerinin 17 milyar dolara çıktığı ve 12 aylık cari açığın GSYİH’nin yüzde 0,8’ine düştüğü de vurgulandı. Bu gelişmeler sonucunda Türkiye'nin brüt ve net döviz rezervlerinde önemli artış yaşandığı kaydedildi.   KREDİ NOTLARINDA ARTIŞ   Türkiye’nin artan dışsal dayanıklılığını vurgulayan Morgan Stanley, üç büyük kredi derecelendirme kuruluşunun bu yıl içinde Türkiye’nin kredi notlarını iki kademe artırdığını hatırlattı.   EKONOMİK YAVAŞLAMA   Raporda, Türkiye'nin reel GSYİH büyümesinin 2023'ün ilk çeyreğinde yüzde 5,3’ten ikinci çeyrekte yüzde 2,5’e gerilediği ifade edildi. Morgan Stanley, ekonomik faaliyetteki yavaşlamanın üçüncü çeyrekte de sürdüğünü ve sanayi üretiminde daralmalar yaşandığını belirtti. Ancak perakende satışların üçüncü çeyrekte toparlandığı ve tüketici güveninde bir miktar artış görüldüğü de raporda yer aldı.   ENFLASYONDA DÖNÜM NOKTASI   Raporda, çekirdek enflasyonun sıkılaşmaya olumlu tepki verdiği, ancak hizmet enflasyonunun sabit kaldığı belirtildi. Hizmet enflasyonundaki artışın, fiyat kontrollerinin kaldırılması ve dirençli iç talep gibi etkenlerden kaynaklandığı ifade edildi. Morgan Stanley, enflasyonda bir dönüm noktasına yaklaşıldığını vurguladı.   ASGARİ ÜCRETE ZAM TAHMİNİ   Morgan Stanley, ocak ayından itibaren asgari ücrete yüzde 30 oranında bir zam yapılacağını ve elektrik ile doğal gaz fiyatlarında yüzde 25 artış öngörüldüğünü belirtti. Banka, manşet enflasyonun Aralık 2024'te yüzde 44,5'ten Aralık 2025'te yüzde 26’ya düşmesini bekliyor.   KADEMELİ FAİZ İNDİRİMİ   Raporda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) kademeli bir faiz indirimi döngüsüne yaklaşmakta olduğu belirtildi. TCMB’nin 2025 sonu için enflasyon tahminini yüzde 21, 2026 sonu için ise yüzde 12 olarak revize ettiği hatırlatıldı. Merkez Bankası'nın, temel enflasyon eğilimindeki düşüşle birlikte faizleri kademeli olarak indirmesi ve makro ihtiyati tedbirlerin büyük ölçüde yürürlükte kalması bekleniyor.  

126 Akademisyenden Ekonomi Yönetimine Acil Çağrı Haber

126 Akademisyenden Ekonomi Yönetimine Acil Çağrı

2024 yılı sonunda belirlenmesi beklenen ve 2025'te uygulanacak asgari ücrete dair tartışmalar şimdiden başladı. Mevcut asgari ücret 17 bin 2 lira olarak belirlenmişken, 2024 yılında 2023'teki gibi bir ara zam yapılmadı. Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye misyonu başkanı Jim Walsh, Türkiye'nin asgari ücrette geçen yılki gibi yüksek bir artış yapmaması gerektiğini ifade etti. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ise, asgari ücret artışının enflasyonla uyumlu olması gerektiğini belirterek, yaklaşık yüzde 25'lik bir artışın uygun olabileceğini söyledi. Bu durum ekonomistler tarafından “asgari ücreti düşük tutma lobiciliği” olarak değerlendirildi. 126 akademisyen, yayımladıkları bildiride aşağıdaki mesajlara yer verdi:  “Türkiye ekonomisinde uzun süredir devam eden yüksek enflasyon sorunu, dar gelirli vatandaşlarımız ve asgari ücretle çalışanları ekonomik olarak daha kırılgan hale getirmiş ve yaşam standartlarını ciddi ölçüde düşürmüştür. Son dönemde uygulanan para ve maliye politikaları, enflasyonla mücadele hedefi doğrultusunda şekillendirilmektedir. Ancak 2024 Temmuz’da asgari ücret artışından kaçınılması ve 2025 Ocak için öngörülen artışın gerçekleşen enflasyon yerine beklenen enflasyon oranı (yüzde 25) baz alınarak belirlenmesi planı, bilimsel ve sosyal açıdan kaygı vericidir. Biz iktisatçılar ve akademisyenler olarak: Enflasyonla mücadelenin toplumsal maliyetinin adil dağıtılması gerektiğini Asgari ücretlilerin alım gücünün korunmasının sosyal devletin bir gerekliliği olduğunu Gerçekleşen enflasyon oranının altında yapılacak ücret artışlarının gelir dağılımını daha da bozacağını Enflasyonla mücadelenin başarısının dar gelirlilerin yaşam standartlarının düşürülmesi pahasına sağlanamayacağını vurgulama ihtiyacı duyuyoruz. Bu bağlamda ekonomi politikasını yönetenleri: Asgari ücret artışlarında gerçekleşen enflasyon oranının dikkate alınması Gelir dağılımını da gözeten bütüncül bir ekonomi politikası izlenmesi konularında acilen adım atmaya davet ediyoruz."

Pasaport ücreti için büyük zam kapıda Haber

Pasaport ücreti için büyük zam kapıda

Pasaport ücretleri için bu yılın başında yapılan zammın ardından, bir sonraki zam 2025 yılı itibariyle gelecek. Vergi, harç ve cezalara uygulanacak zam oranının belirlenmesinde kullanılan yeniden değerleme oranının açıklanmasıyla birlikte 2025 yılı pasaport ücretleri ortaya çıkacak. Yeniden Değerleme Oranı, her ne kadar pasaport ücretlerini yapılacak olan zammın yüzdesini belirliyor olsa da, Cumhurbaşkanı’nın pasaportlara yapılacak zam oranını düşürme ve artırma yetkisi bulunuyor. PASAPORT ÜCRETİ ZAMMI 2025 YILINDA NE KADAR OLACAK? Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl'ün ortaya koyduğu projeksiyona göre, 2024 yılı yeniden değerleme oranı yüzde 45 civarında oluşabilir.  Yeniden değerleme oranında Cumhurbaşkanı'nın yetkisini kullanmaması halinde ise 2025 yılında pasaport ücreti yüzde 45 oranında zamlanacak. YDO'u kesin olarak belirleyecek olan Eylül ve Ekim ayı enflasyonları “sıfır” bile gelse, YDO yüzde 43 oranını aşacak.  Gelecek iki ayda ortalama yüzde 3’ler seviyesinde Yİ-ÜFE artışları olması bekleniyor. Bu senaryoya göre; 2024 yılı yeniden değerleme oranı düz bir hesapla yüzde 45 seviyesinde olacak. PASAPORT ÜCRETİ NE KADAR OLACAK? Cumhurbaşkanının vergi veya cezaların yeniden değerleme oranının yarısı kadar indirme veya yüzde 50 fazlasına kadar artırma yetkisi var. Cumhurbaşkanı'nın yetkisini kullanmaması halinde oluşacak olan yüzde 45 zam pasaportlara şu şekilde yansıyacak; Pasaport 2024 2025 Aradaki Fark 6 aya kadar olan pasaport ücreti 1.639 TL 2.377 TL 738 TL 1 yıl için olan pasaport ücreti 2.396 TL 3.475 TL 1079 TL 2 yıl için olan pasaport ücreti 3.912 TL 5.673 TL 1.443 TL 3 yıl için olan pasaport ücreti 5.558 TL 8.059 TL 1761 TL 4-10 yıl olan pasaport ücreti 7.833 TL 11.357 TL 3.524 TL YENİDEN DEĞERLEME ORANI NE ZAMAN AÇIKLANACAK? Yeniden Değerleme Oranı, her yıl kasım ayının ilk haftasında ekim ayı enflasyon verilerinin belli olmasıyla birlikte açıklanıyor.  YENİDEN DEĞERLEME ORANI ZAMMI NE KADAR OLACAK? Yurt Dışına Çıkış Harcı, Yurt Dışından Yolcu Beraberinde Getirilen Cep Telefonu Harç Tutarı, MTV ve B Sınıfı Ehliyet Harcı gibi çeşitli unsurlar, 2024 yılı ve 2025 yılı muhtemel Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YDO) dikkate alınarak artırılmış tutarlarla aşağıdaki şekilde öngörülmüştür: Yurt Dışına Çıkış Harcı: 2024 Tutarı: 500 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 720 TL Yurt Dışından Yolcu Beraberinde Getirilen Cep Telefonu Harç Tutarı: 2024 Tutarı: 31.692 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 45.953 TL 1600 cc’ye kadar 1-3 yaş arası en düşük motor hacimli otomobil MTV'si: 2024 Tutarı: 5.851 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 8.484 TL B Sınıfı Ehliyet Harcı: 2024 Tutarı: 3.945,40 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 5.720,80 TL Araç Muayene Ücreti (Otomobil): 2024 Tutarı: 1.821,60 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 2.641,30 TL Trafik Cezası (En Düşük Hız Limiti İhlali İçin): 2024 Tutarı: 1.507 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 2.185 TL YENİDEN DEĞERLEME ORANINDAN ETKİLENECEK VERGİ VE CEZA ÖRNEKLERİ Yeniden değerleme oranına endeksli bazı vergi, ceza ve diğer yüklerin bir kısmında Cumhurbaşkanının yükseltme veya indrime yetkisi bulunuyor.  Motorlu Taşıtlar Vergisi, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Emlak Vergisi, Kanunda YDO’nun yarısının uygulanacağı hükmü var. Cumhurbaşkanının bu tutara ilişkin yetkisi var. Çevre Temizlik Vergisi, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Gelir Vergisi Kanunu, bazı istisna tutarları, vergi tarifesi dilim tutarları ve benzerleri, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Veraset ve İntikal Vergisi: İstisnalar, Cumhurbaşkanının yetkisi yok. Veraset ve İntikal Vergisi: Tarife matrahları, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Damga Vergisi, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Harçlar, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Vergi Usul Kanunundaki Cezalar, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Kabahatler Kanununa tabi İdari para cezaları, Cumhurbaşkanının yetkisi yok. Araç Muayene Ücretleri, Cumhurbaşkanı ancak beş yılda bir yüzde 20 oranında artırma veya eksiltmeye yetkilidir. Trafik Cezaları, Cumhurbaşkanının yetkisi yok.

Çanakkale'de feribot ücretlerine yüzde 40 zam: GESTAŞ'tan açıklama Haber

Çanakkale'de feribot ücretlerine yüzde 40 zam: GESTAŞ'tan açıklama

Çanakkale Boğaz ve Adalar hattında hizmet veren GESTAŞ'ın ücret tarifesine yüzde 40 zam geldi. GESTAŞ, tepki çeken zammın gerekçesini maliyet artışı olarak açıkladı. Yeni tarifeye göre Çanakkale-Eceabat hattında otomobil geçiş ücreti 320 liradan 445 liraya, günübirlik geçiş ücreti ise 485 liradan 680 liraya çıktı. Çanakkale-Kilitbahir hattında otomobil geçiş ücreti 310 liradan 435 liraya, günübirlik bilet ise 465 liradan 650 liraya yükseldi.  Geyikli-Bozcaada hattında, gidiş-dönüş şeklinde kesilen biletlerde otomobil geçiş ücreti 1140 liradan 1590 liraya çıkarıldı.  Kabatepe-Gökçeada hattında da otomobil bilet fiyatı 640 liradan 895 liraya yükseldi. GESTAŞ'TAN AÇIKLAMA  GESTAŞ tarafından Çanakkale'de adalar arasında verdiği feribot hizmetindeki bilet fiyatlarına yapılan zam tepki çekti. Ücret tarifelerine gelen yüzde 40 zam tepkiye neden olurken GESTAŞ'tan açıklama geldi. Zammın gerekçesi ise sektördeki maliyetlerin artışı olarak açıklandı. Açıklama şöyle: "24.08.2024 tarihi itibariyle tüm hatlarımızda geçerli olan yeni ücret tarifesiyle, özellikle Bozcaada hattındaki fiyat artışıyla ilgili açıklama yapma gereği duyulmuştur. 1- Şirketimiz tarafından yürütülen deniz ulaşımında artan maliyetler göz önüne alınarak, 24.08.2024 tarihinden geçerli olmak üzere bütün hatlarda ücret tarifelerinde yüzde 40 artış yapılması zarureti hasıl olmuştur. 2- Buna göre, Geyikli-Bozcaada hattı otomobil fiyatı 570 TL iken, 24 Ağustos 2024 tarihindeki yeni fiyat tarifesinde 795 TL olarak güncellenmiştir. 3- Ayrıca, 24.08.2024 tarihi itibariyle tüm hatlarımızda geçerli olan yeni ücret tarifesinde, yaya geçişlerindeki tüm fiyatlar sabit kalmış, yaya yolcu bilet fiyatlarına artış uygulanmamıştır. 4- Özellikle adalarda ikamet eden vatandaşlarımıza sunulan 'yüzde 50 indirimli geçiş avantajı' aynen korunmuştur. (Adakart geçiş ücreti 397,50 TL olmuştur.)" ÇANAKKALE BOĞAZ HATTI / Ç.KALE-ECEABAT GELİBOLU - LAPSEKİ KABATEPE-GÖKÇEADA  GEYİKLİ-BOZCAADA ÇANAKKALE BOĞAZ HATTI / Ç.KALE-KİLİTBAHİR NARLI - MARMARA

Otomotivin 2023 karnesi ve gelecek öngörüleri: Haber

Otomotivin 2023 karnesi ve gelecek öngörüleri: "Kur ve enflasyon zammı kaçınılmaz"

Eroldu, düzenlediği basın toplantısında, otomotiv sektörünün 2023 yılı karnesini değerlendirerek, sektörün geleceğine ilişkin öngörülerini paylaştı. Geçen yılın otomotivde birçok tarihi rakamın elde edildiği, çok sayıda konuda, birçok şirketin bazı yatırımlarının hayata geçtiği bir yıl olduğunu dile getiren Eroldu, "2023 yılında 1 milyar 340 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdik. Bu da son yılların en yüksek rakamı oldu." diye konuştu. Eroldu, otomotiv ana sanayisinin, son 10 yılda 10 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdiğine vurgu yaparak, "2023 yılında da 2022'ye göre yüzde 37'lik yatırım artışı oldu. Yani 2022'de başlayan yatırımların aslında 2023'te de hız kazandığını gördük. İnşallah önümüzdeki yıllarda da bu açıklanan yatırım projeleri kapsamında Türkiye'de otomotiv sanayisinin yatırımlarının artırdığını görmeye devam edeceğiz. Burada bizim açımızdan kötü giden konu iç pazarda yerli payının azalması, yüzde 45'ten yüzde 37'ye maalesef gerileyen bir yerli payımız var." ifadelerini kullandı. Otomotiv sanayisinin ana firmalarının üretiminin salgın öncesi seviyelere geldiğine dikkati çeken Eroldu, kapasite kullanımında da geçen yıl iyileşme gerçekleştiğini bildirdi. Eroldu, küresel gündemde yakından takip ettikleri önemli konular bulunduğuna işaret ederek, küresel ekonomide yavaşlama beklentileri, ticaret ve sanayi politikaları özelinde Amerika, Çin ve Avrupa Birliği arasında devam eden güç ve ticaret savaşı gibi konuların ön planda olduğunu ve bunun da bütün ülkelere farklı seviyelerde olumlu ve olumsuz etkilerinin olacağını söyledi. "Bazı parça taleplerinin Uzak Doğu ve Çin yerine Türkiye'ye kaydığını görüyoruz" Bir diğer konunun da jeopolitik gelişmeler ve tedarik zinciriyle ilgili olduğunu belirten Eroldu, şöyle devam etti: "Özellikle son günlerde de gördük Ümit Burnu'ndan dolaşan bir lojistik herkes için bir sorun ama bu da tabii aslında fırsatları da beraberinde getiriyor. Çünkü bu jeopolitik riskleri ve tedarik zincirini daha iyi yönetmek için aslında daha uzak satıcılardan daha yakın satıcılara yönelik bir geçiş hareketi var. Bunun da aslında olumlu sinyallerini de görüyoruz. Türkiye'de otomotiv sektöründe parça ihracatında da bir artış var. Yani birtakım parça taleplerinin Uzak Doğu ve Çin yerine Türkiye'deki yan sanayicilere kaydığını görüyoruz. Dolayısıyla herkeste bu jeopolitik konular ve tedarik zinciri kırılmaları yüzünden bir endişe var. Bu zaten pandemiyle başlamıştı. Şimdi farklı sektörlerde herkes bu riskleri de yönetmek için tedarik parklarını daha yakınlara konumlandırmaya çalışıyor. Biz de rekabetçi bir ülke olarak bu durumun bize yarattığı fırsatları görüyoruz. Dolayısıyla aslında küresel gündem yalnızca riskleri barındırmıyor, aynı zamanda birtakım fırsatları da barındırıyor." "Çin'in içten yanmalı araçlardaki teknolojisi o kadar kuvvetli değil" Çin'in son yıllarda ticari alanda gösterdiği atak politikalarının da küresel gündemin bir diğer önemli maddesi olduğunu ifade eden Eroldu, bunun otomotive, hem Avrupa hem dünya hem de Türkiye açısından çok boyutta etkileri olduğunu dile getirdi. Eroldu, "Çin tabii özellikle elektrikli araç dönüşümü ile dünyadaki otomotiv sanayindeki kuvvetini ve gücünü artırdı. Çünkü Çin'in aslında içten yanmalı araçlardaki teknolojisi o kadar kuvvetli değil ama baktığınız zaman bugün elektrikli araç üretiminde dünyada küresel lider konumunda." dedi. Türkiye açısından bakıldığı zaman, Çin'in otomotiv sanayi dışında ülke içinde ticaret dengesi açısından da bir sorun teşkil ettiğini anlatan Cengiz Eroldu, şunları kaydetti: "Otomotivde de 2023'ün ilk 11 ayında 2,2 milyar dolarlık açığımız var. Yani biz 21 milyon dolarlık parça ihraç etmişiz. Karşısında da 2,2 milyar dolarlık Çin'den parça ve otomobil almışız. Birçok alanda Çin ile Türkiye arasında çok olumsuz bir denge olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan baktığımız zaman bizim otomobil ithalatımızda da Çin hiç yok 2019 yılında. Şu anda yüzde 7'lik bir pay alıyor ama ne almışız biz Çin'den? Baktığımız zaman da yüzde 78'ini içten yanmalı almışız, yüzde biri plug-in hibrit, yüzde 2'si hibrit, yüzde 20'si de elektrikli. Zaten son dönemde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu işin elektrikli tarafına müdahale etti. Fakat burada da içten yanmalının ne kadar büyük olduğunu ve büyümeye devam ettiğini görüyoruz." "Çinli araçlara karşı değiliz ama gelip yatırım yapmaları lazım" Çin'den gelen elektrikli otomobillere ilişkin uygulanan bazı kuralların içten yanmalı araçlar için de uygulanması gerektiğine işaret eden Eroldu, şöyle devam etti: "Bizim açıkçası ülke sanayine, yalnızca otomotiv değil, diğer sanayilerle birlikte yaratacağı bir risk olarak görüyoruz bu durumu. Bu da bizce 2024 yılında yönetilmesi gereken bir diğer konu çünkü yalnızca elektrikli arabalara konulan birtakım uygulamalarla Çin ithalatının Türkiye'nin dış ticaret dengesine verdiği hasarı halletmek mümkün olmayacak gibi duruyor. Biz Çinli araçlara otomotiv sanayi olarak karşı değiliz ama gelip yatırım yapmaları lazım. Yani biz de Çinlileri yatırım yapmaya davet ediyoruz ki zaten Bakanlığın da bu yönde yaptığı çalışmalar var. Çinli yatırımcıların gelip Türkiye'de yatırım yapmaları lazım. Otomotiv sanayi olarak rekabeti olumlu buluyoruz ama yalnızca ithalatla bu pazarın kaybedilmesi doğru bir şey değil." Cengiz Eroldu, Türkiye otomotiv sektörü için ana pazarın Avrupa olmaya devam edeceğini belirtti. Avrupa'da da birçok ülkede elektrikli araç teşviklerinin kaldırıldığını dile getiren Eroldu, "Yani Avrupa'da aslında elektrikli satışları istenen seviyede değil ve bir hibrit talebi de var. Belli ülkelerde içten yanmalı talebi de var. Şu anda biliyorsunuz ki Avrupa Birliğinin uyguladığı, markalara empoze ettiği bir ortalama filo emisyon kuralı var. Şimdi herkes bu hesabı yapıp yine Avrupa'da içten yanmalı ve hibrit satmaya çalışıyor. Yani şöyle görmeyin, bunlar Türkiye'de yapılıyor, artık Avrupa'ya satılmayacak. Öyle bir şey yok. Bunlar yine Avrupa'ya satılacaklar ve herkes kendi filosu ve miksi çerçevesinde bu araçları satmaya devam edecek. Çünkü bizim Avrupa'daki pazarı başka yerde bulmamız söz konusu değil." değerlendirmesinde bulundu. "Sanki her tarafta elektrikli otomobil olacak diye bir hayat olmayacak" Avrupalı üreticilerin de şu anda benzinli ve dizel üretimini terk etmediğini anlatan Eroldu, şöyle devam etti: "Avrupa'daki üretimin yüzde kaçı elektrikli, yüzde kaçı benzinli? Yani Avrupa'da da çok kuvvetli bir benzinli imalatı devam ediyor. Yani herkeste böyle bir şey oluştu, sanki her tarafta bir elektrikli otomobil olacak diye bir hayat olmayacak. Ben çok ünlü danışmanlık şirketlerinin yaptıkları projeksiyonlara bakıyorum. Yani 2030-2035'lerde elektrikli penetrasyonu yüzde 30 diyorlar. Bu 100 milyonluk dünyada zaten eldeki lityum madenleri o kadar. Maden yok ortada bir kere. Yani istesek de yapamayacağız. Ya da hidrojen teknolojisinin devreye girmesi lazım. Yani zaten ben o açıdan da elektrikliyi nihai olarak görmüyorum bu gelişmeleri görünce. Hakikaten maden yok ortada. Şimdi ikinci, üçüncü aracını elektrikli alanlar var çoğunlukla. Bugün kim alıyor bu elektrikli araçları? Yalnız Türkiye'de değil, Avrupa'da da duyarlı bir kitle var. Onlar alıyorlar bir de fazla otomobili olanlar 'Bir tanesi de elektrikli olsun deneyeyim' diyen alıyor. Yani dünyada 100 milyonluk ana müşteri oyuna girdiği ve el kaldırıp, 'Biz elektrikli araç alacağız' dediği zaman öyle bir araç yapma kapasitesi yok dünyada. Yani onun da net olması lazım, iyi anlaşılması lazım. Şu andaki teknoloji buna cevap veremiyor." "Enflasyon ve kur artışları fiyatlara yansıyacaktır" OSD Başkanı Eroldu, otomotiv fiyatlarına zam gelip gelmeyeceği yönündeki soruya da şu yanıtı verdi: "Ocakta başladı ama şimdi bu doğal, yani enflasyon ve kur artışları fiyatlara yansıyacaktır. Enflasyonda hem yerleşmiş bir enflasyon var hem de aylık 3-4 temposunda bir enflasyon var. Fiyatlara yansıdığını göreceğiz zaten. Ocak ayında da benim gördüğüm, yüzde 2 ile yüzde 4 arasında en azından görebildiğim markalarda fiyat artışları var. Enflasyon ve kur artışları fiyatlara yansıyacaktır. Ama kaçınılmaz bir şey yani bu. Bazen fiyat indirimleri de olduğunu görebiliyorsunuz."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.