Hava Durumu

#Ziyaretçiler

TOURISMJOURNAL - Ziyaretçiler haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ziyaretçiler haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tuz Mağaraları her gün yeni ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor Haber

Tuz Mağaraları her gün yeni ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor

Iğdır'ın eşsiz doğal güzelliklerinden biri olan Tuz Dağı'nda yer alan Tuz Mağaraları, her gün yüzlerce ziyaretçiyi ağırlayarak bölge ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Tuzluca Kaymakamlığı ve yerel turizm işletmecileri, Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde bulunan Tuz Mağaraların turizmde kullanılması için yoğun çaba harcıyor. Son yıllarda yapılan altyapı çalışmaları ve tanıtım faaliyetleriyle birlikte bölgeye gelen ziyaretçi sayısında belirgin bir artış yaşandığı görülüyor. Yoğun ziyaretçi akının olduğu Tuz Mağaraları, sadece sağlık turizmi açısından değil, aynı zamanda doğa turizmi tutkunlarının da ilgisini çekiyor. Mağaraların içindeki görsel şölen ve tuzun doğal oluşumu, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Tuz Mağaraları, Iğdır'ın doğal ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyen herkes için bir cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Bu benzersiz doğa harikası, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekerek Iğdır'ın turizm potansiyelini daha da yükseltiyor. Mağarayı görmeye gelen Gürbüz Turhan, mağarayı çok beğendiğini söyleyerek, "Eskişehir’den geldik. Burası bölgede görülebilecek gezilebilecek en güzel yerlerden bir tanesidir. Şu an büyük bir insan kitlesi burayı ziyaret etmiş durumdadır. Bölgede böyle bir yerin olması bizi çok mutlu etti. Dışarıda gelen herkesi burayı ziyaret etmeye davet ediyoruz" dedi.

Çorum Müzesi ziyaretçilerini unutulmaz bir tarih yolculuğuna çıkartıyor Haber

Çorum Müzesi ziyaretçilerini unutulmaz bir tarih yolculuğuna çıkartıyor

"Anadolu’nun Topkapı Sarayı" olarak adlandırılan Çorum Müzesi, barındırdığı 15 bin eserle ziyaretçilerini unutulmaz bir tarih yolculuğuna çıkarıyor. Binasıyla da dikkat çeken müze havadan görüntülendi. 8 medeniyete ev sahipliği yapan Çorum Müzesi, ziyaretçilerini yüzyıllar öncesine götürüyor. 1914 yılında hastane olarak inşa edilen ve ardından okul hizmeti veren 110 yıllık bir geçmişe sahip Çorum Müzesi, Türkiye’deki sayılı mimari eserler arasında yer alıyor. Bir zamanlar yakalandıkları hastalıklara şifa arayanların akın ettiği, ardından öğrencilerin gelecek hayallerinin şahidi olan tarihi bina, 2003 yılında müzeye dönüştürüldü. Çorum Türkiye’de arkeoloji alanında da önemli bir yere sahipken Hattuşa Şapinuva, Alacahöyük, Eskiyapar ve Resuloğlu gibi arkeolojik kazı alanlarında bulunan tarihi eserler müzede sergileniyor. Nadide eserler sergileniyor Türkiye'nin ilk yatılı müzesi olma özelliğini yanı sıra, ‘korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı’ olarak tescillenen Çorum Müzesi’nde turizm sezonu öncesi vitrinleri yenilendi. Nadide eserlerin sergilendiği müzede yapılan düzenleme ile bazı eserler ilk kez görücüye çıktı. Müzenin 4’üncü katında yer alan ve Klasik, Helenistik, Roma ile Doğu Roma dönemlerine ait altın eserlerin sergilendiği cam vitrinlerde tanzim teşhir çalışmaları çerçevesinde değişikliğe gidildi. Müze deposunda bulunan 115 altın ve yarı değerli taşlardan yapılmış, takı ve süs eserlerinden oluşan eserlerin büyük kısmı müsadere, satın alma ve kurtarma kazıları yoluyla ülkeye kazandırılırken, eserler antik dönemin etkileyici yeni fikirleri ile üretilen zengin maden işçiliğinin değerli örneklerinden oluşuyor. 3 bin 600 yıllık Hitit mührü dikkat çekiyor Müzedeki nadide eserler arasında krem kutusunda yurt dışına kaçırılmak üzereyken polis ekiplerince ele geçirilen Hitit döneminde kral ile katip arasında yapılan yazışmalarda kullanılan ve dünyada üç tane bulunduğu belirtilen bronz 3 bin 600 yıllık Hitit mührü ile tarlasını süren bir çiftçi tarafından bulunan bronz, nikel, gümüş ve altın gibi değerli madenlerden yapılmış, Hitit takı sanatının önemli bir örneğinin de ortaya çıkmasını sağlayan ve dünyada eşi benzeri olmayan Hitit bileziği bulunuyor. 'Fırtına Tanrısı'na hediye olarak sunulan miğfer, müzede sergilenmeye başladı Ortaköy ilçesindeki Şapinuva örenyerindeki arkeolojik kazılarda bulunan 3 bin 300 yıllık bronz savaşçı miğferine paha biçilemiyor. 2002 yılında bulunmasının ardından merhum Dr. Mustafa Süel tarafından bilim dünyasına kazandırılan savaşçı miğferinin dünyada eşi benzeri bulunmuyor. Bronz savaş malzemelerinin savaşlarda ganimet olarak alınması ve bronzun tekrar eritilerek yeniden başka üretimlerde kullanılmasından dolayı günümüze çok azı ulaşabilen, ezilmiş ve tahrip olmuş durumdaki miğfer, Hitit İmparatorluğu döneminden günümüze ulaşan tek örnek olması açısından oldukça önem arz ediyor. Mitolojide 'Fırtına Tanrısı'na hediye olarak sunulan miğfer, müzede sergilenmeye başladı. Altın madalyon dikkat çekiyor Çorum Müzesi’ndeki nadide eserlerden birisi ise definecilerin kaçak kazıda bulduğu, üzerinde Hazreti İsa’nın necef taşına işlenmiş figürünün bulunduğu altın madalyon. Yurt dışına kaçırılmak üzereyken jandarma ekiplerinin başarılı operasyonla ele geçirilen madalyon yapılan incelemede yaklaşık 1500 yıllık olduğu belirlendi. Müzede özel olarak bir vitrinde sergilenen altın madalyon, ziyaretçilerin de ilgisini çekiyor. Tarihi müze dron ile görüntülendi Ziyaretçilerine uygarlık tarihinde 8 bin yıllık bir yolculuk sunan Çorum Müzesi’nin içerisi dronla görüntülendi. Çorum Müzesi, sadece ev sahipliği eserlerle değil aynı zamanda binasıyla da ziyaretçilerine farklı bir deneyim yaşatıyor. Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescillenen müze binası, kronolojik olarak hazırlanmış bir akışı takip ediyor. Bu akış Kalkolitik Çağ’a kadar uzanıyor. “Çorum 8 bin yıllık bir geçmişe tanıklık ediyor” Çorum Müzesi’nin 1914 yılında hastane olarak hizmet vermeye başladığını belirten Müze Müdürü Metin Çakar, 2003 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilen binanın müze olarak hizmet verdiğini hatırlattı. Çorum’un Kalkolitik dönemden bugüne 8 bin yıllık bir geçmişe tanıklık yaptığını belirten Çakar, “Çorum’da yürütülen 5 farklı arkeolojik kazadan çıkan özellikle eski çağ ve Hatti döneminden ve Hititler döneminden kalma pek çok eser Çorum müzesinde ziyaretçileri bekliyor” dedi. "Yeni eserlerimizi vitrinlere ekledik" 2024 yılı turizm sezonunda ziyaretçilere en güzel hizmeti vermek için hazır olduklarını açıklayan Çakar, “2023-2024 sezonunda 10 vitrinimizde yeni düzenleme yaptık. Yeni eserlerimizi vitrinlere ekledik. Bu kapsamda ziyaretçilerimiz Çorum müzesine geldiklerinde pek çok yeni, güzel arkeolojik eserle karşılaşacaklar. Tüm ziyaretçileri müzemize bekliyoruz" diye konuştu. Ziyaret edenler hayran kalıyor. Müzeyi ziyaret eden üniversite öğrencisi Su Mina Susam, müzede güzel eserlerin bulunduğunu belirterek, herkesin gezmesi gereken bir yer olduğunu söyledi. Susam, müzedeki Roma dönemine ait takı ve ziynet eşyalarının sergilendiği bölümü çok beğendiğini dile getirdi. Çorum Müzesi’nin büyük ve güzel bir mekan olduğunu anlatan üniversite öğrencisi Merve Beyza Uçan da, “Arkadaşlarımla merak ediyordum. Gezmeye geldik. Çok sayıda beğendiğim eser oldu. Kılıçların, silahların, zırhların olduğu bölümü beğendim. Müzeleri ziyaret etmeyi seviyorum. Bugüne kadar 10’un üzerinde müze ziyaret ettim. Çorum müzesi ilgimi çeken bir yer oldu. Mutlaka ziyaret edilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu. Çorum’a ilk kez geldiğini anlatan Zekeriya Musaoğlu, “İçerideki eserler teknolojik yönden ilgimi çekti. İnsanlar öyle bir teknoloji kullanmışlar ki hayret edersiniz. Biz yaşadığımız dönemi yeni çağ olarak adlandırıyoruz ancak sergilenen eserler bu çağda yoktur” ifadelerini kullandı.

Denizli'nin ilk ve tek Kent Müzesi ziyaretçilerini ağırlamaya başladı Haber

Denizli'nin ilk ve tek Kent Müzesi ziyaretçilerini ağırlamaya başladı

Denizli’nin geçmişini ortaya yansıtan eserlerin hem dijital olarak hem de eserlerle sergilendiği Denizli Kent Müzesi, ilk ziyaretçilerine kapılarını ücretsiz olarak açtı. Denizli’nin kültür ve turizmine katkı sağlayacak olan müzenin restorasyon sürecini üstlenen Alfin Yapı, binanın tarihi dokusunu koruyarak modern bir müze konseptine dönüşmesine katkı sağladı. Denizli'nin ilk ve tek Kent Müzesi, kapılarını ilk ziyaretçilerine açarak geçmişin izlerini sergilemeye başladı. 9 ayrı sergileme salonunda binlerce kültürel varlık ve eserin sergilendiği Denizli Kent Müzesi, Denizli'nin kültür ve turizmine katkı sağlayacak değerli eserleri dijital ve fiziksel olarak bir araya getirerek ücretsiz ziyaretçilere sunuyor. 1 ay boyunca ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek olan Müze, ilk ziyaretçilerine duygusal anlar yaşatırken, tarihin derinliklerine yolculuk yapma imkanı sağlıyor. Atölye binaları olarak inşa edilen ve geçmişte Yusuf Batur Endüstri Meslek Lisesi'nin uygulama birimleri olarak kullanılan yapının restorasyon süreci, Alfin Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından üstlenildi. 2016 yılında tescillenen taş atölyeler, Denizli Büyükşehir Belediyesi ile Alfin Yapı Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında 20 Aralık 2021 tarihinde imzalanan sözleşmeyle yapının restorasyon sürecine başlandı. Tarihi binayı Denizli’nin kültür envanterine kazandıran Alfin Yapı, binanın tarihi dokusunu koruyarak modern bir müze konseptine dönüşmesini sağladı. Denizli Kent Müzesi, zengin sergi salonları ve etkileyici koleksiyonlarıyla ziyaretçilerini geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Kentin tarihine, kültürüne ve sanatına dair birçok değerli eseri bünyesinde barındıran müze, Denizli'nin ulusal ve uluslararası alandaki imajına katkı sağlayacak önemli bir turistik ve kültürel merkez olarak ön plana çıkıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un ziyaretlere açtığı Denizli Kent Müzesi, kentin tarihi ve kültürel mirasına önemli bir katkı sağlıyor. Alfin Yapı, Sarayköy Kültür Evini de Denizli’ye kazandırıyor Denizli Kent Müzesini kente kazandıran Alfin Yapı, yine Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin önemli bir projesi olan “Denizli Büyükşehir Belediyesi Sarayköy Kültür Evi”ndeki restorasyon çalışmalarına da tüm hızıyla devam ediyor. Sarayköy ilçesinde 19. yüzyılın sonlarında yapılan ve bölgenin tarihine tanıklık eden yapı, eşine az rastlanır özelliklere sahip olan geleneksel Türk evlerinden birisi konumunda bulunuyor. Restore çalışmalarıyla yeniden hayat bulacak olan Sarayköy Kültür Evi, Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılarak kültür mirası olarak kazandırıldı. Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun da onayıyla Alfin Yapı tarafından sürdürülen restorasyon çalışmalarında bina aslına uygun olarak yeniden inşa edilecek. Zemin kat, üst kat ve cihannüma olmak üzere üç kattan oluşan Sarayköy Kültür Evi, 19. yüzyılın sonlarındaki gibi özgün haline getirilerek kent belleğine kazandırılacak ve vatandaşların hizmetine sunulacak. Denizli Kent Müzesini kente kazandıran Alfin Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş., Sarayköy’deki projenin de tamamlanmasıyla Türkiye'nin tarihi ve kültürüne ışık tutacak önemli restorasyon çalışmalarına bir yenisini daha eklemiş olacak. İshak Paşa Sarayı, Bitlis Kalesi, Gaziantep Gar Binası gibi önemli eserlerin restorasyonunda başarılı çalışmalar gerçekleştiren Alfin Yapı, restorasyon alanında öncü firmalar arasında yer alıyor.

'Apollon Smintheus Tapınağı'nda ziyaretçileri fareler karşılıyor Haber

'Apollon Smintheus Tapınağı'nda ziyaretçileri fareler karşılıyor

Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar köyünde yer alan ve 1980 yılında bu yana kazı çalışmalarının devam ettiği Apollon Smintheus Tapınağı'nda ziyaretçileri fareler karşılıyor. 2018 yılında tapınağın konseptine uygun şekilde basamakların bir bölümüne yerleştirilen fare figürleri mitolojideki eski bir inanışa atıfta bulunuyor. Polyesterden yapılan ve 2 bin yıl önce burada yaşadığı rivayet edilen 79 fare maketi ile ören yerini gezmeye gelen ziyaretçiler hem bölgedeki önemli bir antik kutsal alanı gezebiliyor hem de eski bir mitolojik öykünün tüm figürlerini görme imkanına sahip oluyorlar. Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar köyündeki Apollon Smintheus Tapınağı'nda 1980 yılında başlayan kazı ve restorasyon çalışmaları 2023 yılında Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Davut Kaplan başkanlığında, arkeoloji, sanat tarihi, epigrafi, mimarlık, antropoloji, restorasyon-konservasyon ve jeofizik (arkeo-jeofizik) gibi farklı bilim dallarından uzman ve öğrencilerden oluşan yaklaşık 20 kişilik bir ekiple gerçekleştirildi. Çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu ve İçdaş A.Ş. tarafından destekleniyor. 1 Haziran 2023’te başlayan kazı çalışmaları bu yıl 1 Ekim 2023 tarihi itibariyle sonlandırıldı. Bu yılki kazı çalışmaları Apollon Smintheus Tapınağı’nın kuzeybatısında kalan nekropoliste (mezarlık) sürdürüldü. Üç farklı noktadaki kazılarda iki mezarın yanı sıra bazı yapılara ait temel kalıntıları ortaya çıkarıldı. Apollon Smintheus Tapınağı'nda 2023 yılı kazı çalışmalarında kazı alanındaki arkeolojik potansiyeli anlamak için jeoradar çalışmaları da gerçekleştirildi. Bölgede birkaç yılda jeoradar çalışması ile yaklaşık 20 dönüm alanda jeoradar çalışması yapıldı. Tapınağın basamaklarına fare maketleri yerleştirildi Apollon Smintheus Tapınağı'nda 2018 yılında tapınağın konseptine uygun şekilde basamakların bir bölümüne yerleştirilen fare figürleri oldukça ilgi çekmekle birlikte, mitolojideki eski bir inanışın ürünü. İnanışa göre tanrı Apollon çiftçileri farelerden koruyan, hastalıklardan uzak tutan bir tanrı. Apollon Smintheus Tapınağı’da onun bu bölgedeki en önemli kutsal alanı. Anadolu'daki bilinen Apollon kültleri içerisinde fare simgesiyle karşımıza çıkan tek örnek olmasından dolayı da oldukça önemli. Kutsal alanının en önemli yapısı Apollon Smintheus Tapınağı olup, İon düzeninde inşa edilen bu yapı MÖ. 2. yüzyıla tarihlenmektedir. Apollon Smintheus tapınağının en dikkat çekici özelliklerinden biri de Homeros'un İlyada destanında anlatılan Troya Savaşı’nı betimleyen kabartmalı sütunlara sahip olmasıdır. Bugün tapınağın hemen yanı başındaki küçük bir sergi salonunda Troya Savaşı’ndan geçen olayların bazılarınının betimlendiği bu kabartmalı sütunların bir kısmını görmek mümkün. Polyesterden yapılan ve 2 bin yıl önce burada yaşadığı rivayet edilen 79 fare maketinin karşıladığı ziyaretçiler böylece hem bölgedeki önemli bir antik kutsal alanı gezebiliyor hem de eski bir mitolojik öykünün tüm figürlerini görme imkanına sahip oluyorlar. Apollon Smintheus Tapınağı için farelerin önemli olduğunu belirten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi, Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Oğuz Koçyiğit, “Biliyoruz ki Antik Çağ’dan beri özellikle de Apollon’un önemli kültlerinden bir tanesi Smintheus. Apollon Smintheus ise “Farelerin Efendisi” anlamına gelmektedir. Bu kültün odak noktasında fareler var. Çünkü, Antik Çağ’daki inanışa göre fareler çiftçilere büyük zararlar veriyor. Bölge insanı da bu farelerden kurtulmak için tanrı Apollon’a adaklarda bulunuyorlar. Yine inanışa göre tanrı Apollon’da bu fareleri oklarıyla öldürerek, ekinleri yok eden ve insanların zararına olan bu fareleri ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla tarlalar, ekinler kurtulmuş oluyor. Böyle basitçe bir hikayesi var ama Apollon’un önemli kültlerinden bir tanesi Smintheus. Gelen ziyaretçileri de farelerin karşılaması bu anlamda birazda bu külte hatırlatma yapıyor. Biz istiyoruz ki, gelen insanlar hem Apollon Smintheus Tapınağı’nı ve kutsal alanda yapılan kazılarla ören yerinin mevcut durumunu görsünler hem de geçmişe yönelik olarak mitleri, efsaneleri öğrensinler” dedi.

İran'da Haber

İran'da "küçük Kapadokya" olarak bilinen Türk köyü, ziyaretçilerini bekliyor

İran’da “küçük Kapadokya” olarak da adlandırılan Tebriz şehrinin Osku ilçesine bağlı Kendovan köyü, doğal güzellikleri ve yerel lezzetleri ile daha fazla turiste ev sahipliği yapmak istiyor. Kendovan, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından "2023 Dünyanın En İyi Turizm Köyleri" listesine dahil edildi. Bu özelliği ile listeye girebilen ilk İran köyü oldu Doğal güzelliği ve kaya evleriyle birçok ziyaretçiyi çeken köyü, daha fazla yerli ve yabancı turistin ziyaret etmesi bekleniyor. Tebriz’e yaklaşık bir saat uzaklıkta bulunan Kendovan’a giderken bir süre ceviz ağaçları arasında yapılan yolculuktan sonra köye varılıyor. Küçük bir Anadolu kasabasını andıran köyün girişinden hemen sonra gelen geniş meydandan bir dere akıyor. Köyün yerleşim alanı ile ağaçlıkları birbirinden ayıran derenin sonradan yapılan köprüleri ise tarihi bir hava katıyor. Meydanın bir tarafında ağaçlar diğer tarafında ise irili ufaklı işletmeler yer alıyor. Bir yamaca kurulan köyün içinden bakıldığında genel güzellik pek görülmese de ağaçların hemen arkasındaki karşı yamaçtan bakınca ortaya "eşsiz" bir manzara çıkıyor. Sıra sıra dizilmiş, volkanik kayalara oyulmuş kaya evleri, akla ilk Kapadokya’yı getiriyor. Bu benzerliği nedeniyle de burası “küçük Kapadokya” ve “İran’ın Kapadokya’sı” olarak da adlandırılıyor. Söz konusu peribacalarının neredeyse hepsinde yaşam devam ediyor. Bu da köyün geleneksel yaşam tarzını görme fırsatı sunuyor. Köyün zamanla turistik bir kimlik kazanmasıyla, köylüler kat kat oyarak eve dönüştürdükleri peribacalarının alt katlarına işletmeler açmış durumda. Kimisi daha önce kiler, samanlık ya da ahır olarak kullanılan bu odacıklar, şimdilerde müşterileri ağırlıyor. Aile nüfusunun artması veya yeni evlere ihtiyaç duyulması nedeniyle kimi köy sakinleri peribacalarının bulunduğu alana yeni evler de yapmış. Tarihi alandaki bu görüntü, eski ile yeninin, doğal ile yapay yapıların farkını yansıtıyor. Yanları yıkılan bazı peribacalarına örülen duvarlar, doğallığı bozsa da kayanın çökmesini engellemek için bir dayanak görevi görüyor. Köyün küçük bir kısmında motorlu araç kullanma imkanı bulunuyor. Dik bir yamaç olması ve sokakların dar olması nedeniyle ulaşım merdivenlerle sağlanabiliyor. Merdivenleri tırmanırken, bir anda bir evin ya da dükkanın kapısına ya da köyün dışına çıkma ihtimali bulunuyor. Bu durum, biraz meşakkatli gibi görünse de ziyaretçiler için keşfedilebilecek bir yolculuk olarak değerlendirilebilir. Köyün esnafı kendi yerel ürünlerinin yanına çevre köylerde yapılan ev üretimi ürünleri de katarak, müşterilerine geniş yelpazeli bir alıveriş imkanı sunuyor. Bal, tereyağı, reçel çeşitleri, pestil, kömbe, şifalı bitkiler gibi onlarca ürün bu küçük dükkanlarda satılıyor. Köyün yeni halini kabullenmeyenler var Köyün turistik kimliğe kavuşmasını memnuniyetle karşılayanların yanı sıra bu duruma sıcak bakmayanlar da bulunuyor. Geleneksel yaşam tarzlarının değişmesini istemeyen kimi köy sakinleri, turistlerle arasına mesafe koymayı tercih ediyor. Kameraları görünce sırtını dönen ya da evin kapısını kapatanların sayısı azımsanmayacak derecede çok. Bir Türk köyü olan Kendovan’da misafirler en güzel şekilde karşılanıyor ve misafirlere çeşitli ikramlarda bulunuluyor. Bu misafirperverliği kesintiye uğratmamak için kamera ve fotoğraf makinalarının kullanılmaması isteniyor. Köyün yeni halini kabullenen ve bu duruma ayak uydurmaya çalışanlar ise kaya evlerini butik otele çevirerek gelen ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor. Esnaflık yapan Ali Oskuyi, turistlere daha iyi hizmet vermek ve yeni fikir edinmek isteyen girişimci köy sakinlerinin ,Türkiye’ye giderek Kapadokya’yı ziyaret ettiğini anlattı.

Nakş-i Cihan Meydanı ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor Haber

Nakş-i Cihan Meydanı ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor

Dört tarafı tarihi çarşı ve mimari eserlerle çevrili meydan yerli ve yabancı turistler kadar şehir sakinlerinin de uğrak yeri. Ağaçları, yeşil bahçesi ve havuzu ile ziyaretçilerin dinlenme noktalarından biri olan meydana gelenler hemen hemen her şeyin bulunabildiği pazardan da alışveriş yapıyor. Zamanında askeri tatbikatların, idamların, dini merasimlerin yapıldığı, at üstünde cirit oynanan meydanda şimdilerde ziyaretçiler faytonlarla tur atıyor. Meydanın çevresindeki dükkanlarda ise İsfahan’ın en güzel el sanatı ürünleri müşterilerin beğenisine sunuluyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde Nakş-i Cihan Meydanı, 17. yüzyılda Safevi hükümdarı Şah Abbas'ın başkenti İsfahan'a taşımasının ardından inşa edilmiş. Meydanı çevreleyen yapılar arasında dükkanlar haricinde İsfahan’ın en çok ziyaret edilen Ali Kapu Sarayı, Şeyh Lütfullah Camisi, Şah Camii (Mescid-i Şah) ve Kayseri Pazarı yer alıyor. Yapıldığı dönemde dünyanın en büyük meydanı olarak bilinen Nakş-i Cihan Meydanı 500 metre uzunluğa 167 metre genişliğe sahip. İslam mimarisinin çarpıcı örneklerinden biri olan meydan, 1979'dan beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alıyor. Burası İsfahanlıların gözünde "dünyanın kalbi" Nakş-i Cihan Meydanı’nı AA muhabirine anlatan turizm uzmanı Muhammed Cafer Şahsevendi, buranın İsfahanlıların gözünde "dünyanın kalbi" olarak görüldüğünü söyledi. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin meydanı ziyaret ettiğini belirten Şahsevendi, büyüklüğü ve dört tarafının tarihi eserlerle çevrili olmasının ziyaretçi sayısının fazlalığında etkili olduğunu ifade etti. Şahsevendi, "Meydanda birçok tarihi binamız var. Birinci Şah Abbas döneminde inşa edilen Ali Kapu Sarayı, hemen karşısında yapımı 17 yıl süren Şeyh Lütfullah Camii, şimdilerde İmam Camii olarak bilinen Şah Camii burada bulunuyor." diye konuştu. Meydanın bir tarafında da Kayseri Pazarı’nın yer aldığını söyleyen Şahsevendi, "Kayseri Pazarı’nın yapılması ile meydan bugünkü halini almış." dedi. Şahsevendi, meydanın etrafındaki yapının zemin katının 400 civarındaki mağaza ve atölyeye ev sahipliği yaptığını aktararak, "Mağazalardan elde edilen gelir Şah Camii’nin bütçesi olarak kullanılıyor ve ihtiyaçları gideriliyordu. Üst katlar ise meydanın güzelliği için yapılmıştır." değerlendirmesinde bulundu. Meydanın farklı zamanlarda farklı amaçlar için kullanıldığına değinen Şahsevendi, burada askeri tatbikatların ve dini törenlerin düzenlendiğini ve meydanın Şah’ın büyüklüğünü göstermek için kullanıldığını sözlerine ekledi.

Kapadokya’yı Mayıs ayında 447 bin kişi ziyaret etti Haber

Kapadokya’yı Mayıs ayında 447 bin kişi ziyaret etti

Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden olan Kapadokya Bölgesindeki müze ve ören yerlerini mayıs ayında 447 bin 894 yerli ve yabancı turist ziyaret etti. Türkiye'nin 'güzel atlar diyarı' olarak bilinen, peribacaları ve eşsiz güzellikteki vadileri, sıcak hava balonları, yeraltı şehirleri ile ünlü turizm merkezlerinden olan Kapadokya bölgesi ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Kapadokya bölgesinde, Zelve ören yeri başta olmak üzere Göreme Açık Hava Müzesi, Kaymaklı ve Derinkuyu yer altı şehri, Açıksaray ören yeri, Karanlık Kilise, El Nazar kilisesi gibi ören yerleri nisan ayında 447 bin 894 kişi ziyaret etti. Zelve ören yerini 112 bin 42 kişi ziyaret ederken Göreme Açık Hava Müzesini 106 bin 976 kişi ziyaret etti. Kaymaklı yer altı şehrini 58 bin 545 kişi, Derinkuyu ye altı şehrini 37 bin 310 yerli ve yabancı turist gezdi. Kapadokya bölgesinde bulunan müze ve ören yerlerini 2022 yılının aynı döneminde 477 bin 757 kişi ziyaret etmişti. Türkiye Otelciler Federasyonu Genel Sekreteri Yakup Dinler yaptığı açıklamada; “Kapadokya hem Dünya’nın hem de Türkiye’nin göz bebeği. Kapadokya’dan başka böyle bir bölge yok. Bu popülerliği de sonuna kadar yaşamamız gerekiyor.2023 yılı Ocak ayında çift haneli büyüme ile yıla iyi başlamıştık. Aslında bu rekorlarla kapatılan 2022 yılı için güzel bir yıl olacağı niteliği taşıyordu. Fakat daha sonra ülkemizde yaşanan acı olaylardan bizde etkilendik. Şubat ve mart aylarında bölgemiz turizm anlamında çok ciddi eksi sayılarla iş yaptı. Nisan ayı ile birlikte hareketlenme yeniden başladı ve mayıs ayında çok güzel bir rakam yakaladık. Mayıs ayında müze ve ören yerleri yaklaşık 450 bin kişi ziyaret etti. Tabi bu Haziran, Temmuz, Ağustos ve daha ilerisi için bize güzel öngörüler vermekte. 2023 yılını, cumhuriyetimizin 100. yılını güzel bir yıl olarak tamamlayacağımıza inanıyorum” dedi. Dinler, “Pandemi ile beraber ilk kaybettiğimiz pazar, Uzak Doğu pazarı olan Çin ve Japon pazarı oldu. Henüz bu pazarlarda, toparlanma olduğunu söylememiz mümkün değil. Uçuş sayıları halen frekans olarak çok düşük. Ama Türk Hava Yollarından ve diğer Orta Doğu ülkelerinin hava yollarından aldığım bilgilere göre frekans sayıları git gide artıyor ve talep yüksek durumda. İnşallah 2023’ün ikinci yarısından sonra Uzak Doğu sayısında da yine eski günlerimize dönüp Kapadokya’nın yapacağı rekor konaklama sayısında onlarında çok ciddi katkı vereceğine inanıyorum” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.