The Peninsula Istanbul Galaport 14 Şubat'ta açılıyor

The HongKong and Shanghai Hotels Limited Yönetim Kurulu Başkanı Clement Kwok, İstanbul'un dünyanın en dinamik şehirlerinden birisi olduğunu belirterek, "Galataport'ta da yerel kültürün, etkinliklerin ve sanatın bir araya geldiğini görüyoruz. Galataport'un içinde bulunduğumuz için kendimizi çok şanslı hissediyoruz." dedi.

Dünyanın köklü otelcilik şirketlerinden The HongKong and Shanghai Hotels Limited'e ait The Peninsula Hotels markasının dünya çapındaki en yeni üyesi olan ve 14 Şubat'ta açılacak The Peninsula Istanbul otelinin tanıtım etkinliği, otelin lobisinde gerçekleştirildi. Etkinliğe, The HongKong and Shanghai Hotels Limited Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Clement Kwok, The HongKong and Shanghai Hotels Limited Operasyonlardan Sorumlu Başkanı Peter Borer, The HongKong and Shanghai Hotels Limited Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Mark Kobayashi ve The Peninsula Istanbul Genel Müdürü Jonathan Crook katıldı.

Clement Kwok, etkinlikte yaptığı konuşmada, Türk insanlarının sıcakkanlılıkları ve misafirperverlikleriyle bilindiğini belirterek, kendilerinin de öyle olduklarını söyledi.

Sadece İstanbul Boğazı'nı değil aynı zamanda İstanbul'un tarihi kısmına da bakan çok özel bir lokasyonda olduklarını aktaran Kwok, "İstanbul şehri gibi The HongKong and Shanghai Hotels'in de uzun bir tarihi var. 1866'da Hong Kong'da kurulduk. O günlerde ilk otel müşterilerimiz Avrupa'dan buharlı gemilerle ziyaretlerini gerçekleştiren uluslararası ziyaretçilerdi. Yine aynı şekilde şu anda bulunduğumuz lobinin de tarihi olduğunu öğrendim. Burası da yolcu gemilerinin geldiği bir nokta olarak tarihi bir anlam taşımakta. Bu alanın yeniden hem uluslararası hem de yerel ziyaretçileri ağırlayacağımız bir nokta haline gelmesi beni çok mutlu ediyor." diye konuştu.

Kwok, İstanbul'un dünyanın en dinamik şehirlerinden birisi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"İstanbul, doğu ve batının bir araya gelmesi konseptinin vücut bulmuş hali, modern ve tarihinin birleştiği, karıştığı bir nokta. Zengin tarihiyle birlikte aynı zamanda genç ve canlı bir enerjisi de var. Sürekli kendini yenileyen bir şehir. Galataport'ta da yerel kültürün, etkinliklerin ve sanatın bir araya geldiğini görüyoruz. Biz de Galataport'un içinde bulunduğumuz için kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Otelimizin, Türkiye'yi ziyaret eden uluslararası turistlerin tecrübesinin önemli bir kısmı olacağını düşünüyoruz."

- "Türk misafirperverliğini yansıtacağız"

The Peninsula Istanbul Genel Müdürü Jonathan Crook da dünyanın çeşitli yerlerinde farklı The Peninsula otellerinde çalışma fırsatı bulduğunu belirterek, "Burası hem İstanbul'un dünyayla hem de dünyanın İstanbul'la tanıştığı bir yer olarak karşımıza çıkıyor. Otellerimizin belirgin özellikleri bulunuyor. İstanbul'da da yine aynı şekilde her şey çok detaylı bir şekilde işlendi, restore edildi ve üzerinde çalışıldı." değerlendirmesinde bulundu.

Şehrin mirasını, zenginliğini yansıtan bir otel tasarlamak için çok çalıştıklarını vurgulayan Crook, şu ifadeleri kullandı:

"İç mekan tasarımımız İstanbul'un tarihinin çok katmanlı yapısını yansıtmak üzerine kuruldu. The Peninsula Istanbul otelimiz burada 4 farklı binadan oluşmakta, bunların 3 tanesi miras bina olarak karşımıza çıkıyor. 177 misafir odamız var, hepsi özel tasarımlarla yapıldı. The Peninsula Istanbul'un sadece İstanbul içinde değil dünya çapında dikkati çeken bir lokasyon olacağına inancım tam. Türk misafirperverliğini burada yansıtacağız ve ziyaretçilerimiz için unutulmaz bir anı oluşturmaya çalışacağız. Şu anda yaklaşık 400 kişilik bir ekibimiz var. Otelimiz tamamen açıldığında bu ekip sayımız 700'e kadar ulaşacak. Bu kişilerin her birisi bu yolculuğun çok önemli bir parçasını oluşturacak."