Limak Turizm Grubu Başkanı Kaan Kavaloğlu ile turizm sektörünü ve grubun yeni büyüme planlarını konuştuk...
Haber Giriş Tarihi: 18.09.2023 10:22
Haber Güncellenme Tarihi: 18.09.2023 10:22
Kaynak:
Capital
Limak Turizm Grubu, 9 otel ve 6 bin 500’ü aşan yatak kapasitesiyle turizmin en büyük gruplarından biri. Büyümesini sürdüren grup, biri Kuzey Kıbrıs diğeri Bodrum’da olmak üzere iki yeni otel yatırımının planlarını yapıyor. Limak Turizm Grubu Başkanı KAAN KAVALOĞLU, yeni yatırımlarla büyüme hızlarını da artıracaklarını söylüyor. Grubun otellerinde yaklaşık 1 milyon 850 bin kişinin geceleme yaptığını anlatan Kavaloğlu, “Bu da bizim satış-pazarlama gücümüzü gösteriyor. Bu yıl 2019 kârlılıklarımızı geçeceğiz” diye konuşuyor.
Türkiye bu yıl turizm sektöründen 56 milyar dolar gelir, 60 milyon turist hedefliyor. Antalya da 60 milyonluk hedefe 15 milyon turistle katkıda bulunmayı planlıyor. Limak Turizm Grubu Başkanı ve Akdeniz Turistik Otelciler Birliği Başkanı Kaan Kavaloğlu, her ne kadar sezona beklentilerin altında bir giriş yapılsa da hedeflere ulaşılacağına inanıyor. 9 oteli ve 6 bin 500’ün üzerinde yatak kapasitesiyle Limak Turizm Grubu için de sezonun iyi gittiğini anlatan Kavaloğlu, “Limak otelleri olarak özellikle resortlarda doluluklarımız sezonda yüzde 90’ın üzerinde” diyor. Grubun otellerinde yaklaşık 1 milyon 850 bin kişinin geceleme yaptığını ifade eden Kavaloğlu, “Bu da bizim satış-pazarlama gücümüzü gösteriyor. Çok farklı pazarlarda olabilmeyi becerdiğimiz için de doluluklarımız ortalama dolulukların biraz üzerinde gerçekleşiyor. Bu yıl 2019 kârlılıklarımızı geçeceğiz” diye konuşuyor. Limak Turizm Grubu, yatırımlara da devam ediyor. Grup yakın zamanda toplam 500 milyon dolarlık yatırımla KKTC’de Bafra’da 1.000 yatak kapasiteli bir otel ve 18 delikli bir golf sahası ile Bodrum’da da 5 yıldızlı otel projesini hayata geçirecek. Özellikle Bodrum’daki yeni otel konusunda çok iddialı olduklarının altını çizen Kaan Kavaloğlu, “Lüks segmentte bugüne kadar Türkiye’ye gelmemiş bir markayı Türkiye’ye getirmeyi planlıyoruz. Bodrum’da yeni yapacağımız tesisle tüm dünya bizi konuşacak. O kadar üst segment bir otel olacak” diye konuşuyor. Limak Turizm Grubu Başkanı Kaan Kavaloğlu ile turizm sektörünü ve grubun yeni büyüme planlarını konuştuk:
Bu yıl turizm sezonuna hangi beklentilerle girdiniz? Şu ana kadar sezon nasıl geçiyor?
Birkaç dönemdir şubat aylarını sevmiyorum. Pandemi şubattaydı, 2020-2021 pandemiyle geçti. 2022 Şubat’ta Rusya-Ukrayna savaşı başladı. Bunların hepsi de çok iyi gelen sezonların önündeydi. Son yaşadığımız 6 Şubat deprem felaketi, bizi derinden sarstı. Her şeyi bir kenara bırakıp Antalya’da depremzedelerin ağırlanmasıyla, geçici olarak konaklamalarıyla ilgilendik. Akdeniz Turistik Otelciler Birliği Başkanıyım hem kendi otellerimizde hem diğer otel gruplarıyla ağırlamak için çalışmalar yaptık. Çok duygu yüklü çok farklı bir dönemdi. İşte bu dönemde rezervasyon akışı durdu. İnsanlar depremle anılan bir yerde tatili düşünemedi. Hem yurt içi hem yurt dışı pazarda sistem durdu. Nisan ayı itibarıyla depremzedeler, uzun süre konaklayacakları yerlere transfer oldu. Bazıları evlerine geri döndü. Otellerimizde onları ağırlamak bizim için onurdu. Ülkemizin, insanımızın ne kadar büyük ve yürekli olduğunu orada gördük. Nisan itibarıyla kendi sistemimize geri döndük. Rezervasyonun gelmediği dönemleri çok hızlı aşmaya çalıştık. Düşünsenize Rusya ve Ukrayna, yani bizim 1 ve 3 numaralı turist kaynağımız hala savaşta ve üstelik sadece Rusya’nın 1 numaralı turizm destinasyonuyuz. İngiltere’nin 8 numaralı turizm destinasyonuyuz. Almanya’da ilk 5 içindeyiz. 2019’da Antalya’ya bize 5,5 milyon Rus turist gelirken İspanya’ya sadece 600 bin Rus turist gitti. Rusya’sız bir Türk turizmi bence düşünülemez. Sadece Rusya ile de bu iş olmaz. Batı Avrupa da olmalı. 2023’ü Antalya için konuşursak Batı Avrupa’da Almanya, Benelux, İngiltere artıda. İngiltere’den bu yıl 1,5 milyon turist gelecek. Almanya’dan gelen turist sayısı 3 milyonu geçecek. Dolayısıyla bu şekilde baktığınızda bir tek İskandinav ülkeleri ekside. Onun da siyasi olduğunu biliyoruz. Turizmle alakası yok.
Bu yıl sizin grup açısından nasıl geçiyor?
9 otelimiz var; 5’i resort otel, 4 otelimiz Antalya’da. Yakın zamanda KKTC’de Bafra’da 18 delikli bir golf sahası olan bir otel ve Bodrum’da da 5 yıldızlı bir otel yapacağız. Bunların toplam yatırım bütçesi, 500 milyon dolar olacak. Bodrum projesiyle lüks segmentte bugüne kadar Türkiye’ye gelmemiş bir markayı Türkiye’ye getirmeyi planlıyoruz. Dünyanın sayılı mimarlarından biriyle çalışacağız. Çok özel ve üzerine titrediğimiz bir proje olacak. Birçok markayla görüşme yapıyoruz. Hangisini seçeceğimize biz karar vereceğiz. Bizimle uyumlu çalışabilecek hem de Bodrum’u ve Türkiye’yi bir üst segmentte ileriye taşıyabilecek bir markayı getireceğiz. Kıbrıs’taki otelimiz de yine üst segmentte bir otel olacak. Golf, seminer ve toplantı turizmine uygun bir otel olacak. Dolayısıyla çalışıyoruz.
Yatak kapasiteniz yeni otellerle ne kadar olacak?
Yatak kapasitemizi 6 bin 500’ün üzerine taşıdık. Bodrum’daki otelimiz 450 yataklı olacak. Kıbrıs’ta yapacağımız otel de 1.000 yataklı olacak.
Bu otellerin ne zaman açılması planlanıyor?
2025 ve 2026’da açacağız.
Yıl sonunda tablo hem sizin hem sektörünüz için nasıl olur?
Limak otelleri olarak özellikle resortlarda Kıbrıs dışında doluluklarımız sezonda yüzde 90’ın üzerinde. Kıbrıs’ta yüzde 80’in üzerinde çalışıyoruz. Kıbrıs’ta durumun böyle olmasının nedeni de özellikle uçuş maliyetleri çok yüksek ve Kıbrıs’a Avrupa ülkeleri tarafından özel bir izolasyon uygulanıyor, direkt uçuş izni yok. Bu büyük bir imkan kaybına neden oluyor. Şu yüzyılda yaşadığımız en büyük kayıplardan biri. Bu nedenle ana hacmimizden biraz daha düşük gidiyor. Ama Kıbrıs’a güveniyoruz, geleceğine inanıyoruz. Özellikle biz Rumların bile tatil tercihi olan bir otel haline geldik. Çünkü en iyi her şey dahil sistemini uyguluyoruz.
Gelir ve kârlılık açısından beklentiniz nedir?
Önce sektörle başlayayım. Kârlılıklar açısından turizm ve ihracatçılar Euro döviz kuruna çok bağımlı. Çünkü satışlarının yüzde 90’a yakını dövizle. Sabit maliyetlerimiz, özellikle istihdam, enerji ve gıda maliyetlerimiz TL bazında yüzde 100’ün üzerinde arttığı için kurun belli bir oranda sabit kalması, bizi kârlılıklar anlamında geriye götürmüştü. Fakat haziran ayı itibarıyla kurun 28’e çıkmasıyla bir miktar nefes aldık. Hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız. Ülkemizin para biriminin değerli olmasını tercih ederiz. Ancak enflasyonun olduğu, sabit maliyetlerimizin TL bazında çok yükseldiği ama döviz kurunun yükselmediği durumlarda ihracatçı ve turizmci çok zor durumda kalıyordu. KDV oranımızda bir artış oldu. Bazı vergi yükleri geldi. Bu da bizim açımızdan tolere edilebilir bir durum. Ama fiyatlarımızı o denli yükseltmemiz gerekiyor. 2024 yılı hazırlıklarımızı yapıyoruz. Fiyatlarımızı yükseltmek için çaba içindeyiz. Dolulukların yüksek olması, ortalama fiyatların yüksek olması gelir hedeflerimizi tutturmamızda çok yardımcı oluyor. Batı Avrupa gelirinin yükselmemesi bizi engelliyordu ama şimdi İngiltere, Almanya’nın artışı olumlu bir gelişme. Rusya’nın da tekrar Antalya’ya gelişini hızlandırmalıyız. Geçen yıl 3,5 milyon Rus turist ağırladık. Bu yıl da bu sayı 3 milyonun üzerinde olursa, Antalya’ya 15 milyon turist getirme hedefimizi tutturacağız. Limak otellerinde yaklaşık 1 milyon 850 bin kişi geceleme yapıyor. Bu da bizim satış- pazarlama gücümüzü gösteriyor. Limak otelleri olarak 3 büyük gücümüz var: İstihdam, satın alma ve satış pazarlama. Çok farklı pazarlarda olabilmeyi becerdiğimiz için de doluluklarımız ortalama dolulukların biraz üzerinde gerçekleşiyor. Bu yıl 2019 kârlılıklarımızı geçeceğiz.
Uluslararası rekabet açısından da sektörde önemli bir değişim yaşanıyor. Siz bu değişimi nasıl gözlemliyorsunuz? Son bir yılda Türkiye turizm sezonunda kimlerle rekabet ediyor? Dengeler ne yönde değişiyor?
Türkiye’siz ve Antalya’sız bir dünya turizmi olamaz. Bu kadar iddialıyız. Dolaysıyla resort, termal, sağlık turizmlerinde de birçok markayla rekabet ediyoruz. Ama kendimize örnek aldığımız iki ana rakibimiz var: Fransa ve İspanya. Kimlerle rekabet ediyoruz dersek; sezonsal olarak bakıldığında Yunanistan, İtalya, Mısır’la rekabet ediyoruz. Bazı dönemlerde farklı ülkelerle rekabet içinde oluyorsunuz. Akdeniz çanağından beslenen bir sistemimiz olduğu için resort turizminde bu ülkelerle rekabet ediyoruz.
Nasıl bir rekabet içindesiniz?
Eskiden ilk 10 ülke içinde olan Türkiye, 4’üncü sıraya kadar yükseldi. Pandemiyi ve sonrası dönemi iyi yönettik. AB ülkeleri iyi bir sınav veremedi. Özellikle İspanya ve İtalya çok yalnız kaldı. Bunun sonrasında da AB ülkeleri pandemiyi geçtikten sonra turizm hareketinin de desteklenmesi ve AB sınırları içinde kalması için AB üyesi ülkeler için bir imkan yarattı. 2023’te tüm Türkiye için 56 milyar dolar gelir, 60 milyon turist hedefi var. Bunun 15 milyonunu Antalya’nın getirebileceğini düşünüyoruz.
Yerli ve yabancı turist dengesi nedir?
Biz grup olarak işimizin yüzde 17’sini iç turizm, yüzde 83’ünü dış turizm hareketiyle sağlıyoruz. l Hep mi böyleydi? n Ana hedefimiz bu. Bu yıl ilk defa iç turizm yüzde 15’e düştü. Yüzde 2’lik kaybımız oldu ama yüzde 15’in de bizim için doğru olduğunu düşünüyoruz. İç turizm pandemide yüzde 30’lara kadar çıktı. Ama bizim ortalamamız yüzde 17. Yani çok büyük bir kaybımız olduğu söylenemez.
İç pazarı canlandırmak için neler yapıyorsunuz?
İç pazarda 7-10 milyon arası paketli satış söz konusu. Daha çok insan tatil yapıyor ama paketli olarak değil. Paketli tatil yapan insan sayısının artması gerekiyor. Bu da refah seviyesinin artmasıyla alakalı. Dolayısıyla bizim için birinci önemli konu refah seviyenin artması. Enflasyonun minimum olduğu dönemde iç turizm hareketi çift haneli büyüyebiliyor. Yurt içi pazarda son dönemde ileriye dönük tatil planı yapılmaya başlandı. Bu da yerli turistin daha indirimli tatil satın almasını sağladı. Hep bir klişe vardır, Avrupalı turist daha ucuza tatil yapıyor denir. Avrupalı turist daha ucuza tatil yapıyor doğru. Çünkü daha erken satın alıyor. İngiltere’den bize 2024 yılının satışları geliyor. Siz 2024 yılı için tatil planı yapan bir Türk misafire rastladınız mı? Şu anda satın alanla, geçtiğimiz kasım-aralıkta satın alan arasında yüzde 30-40’lara yakın fiyat farklılıkları var.
Pandemi zamanında daha izole tatil anlayışı gelişti, ev kiralamaları arttı. Bu durum sektörü nasıl etkiliyor?
Özellikle yurt dışından gelen turistlerin bir kısmı oteller yerine evlerde konaklamaya başladı. Burada bir tehlike görüyorum. Yurt dışından turist geliyor, kiraladıkları evde hiçbir vergisi ve kontrolü olmayan bir sisteme giriyor. Birçok denetleme şirketi tarafından denetleniyorum. Sertifikalar alıyorum, vergi veriyorum. Bu işe denetlenebilir hale gelene kadar karşıyım. Ve bunun kontrolünün bir an önce sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Bugün yüzde 10’un üzerinde turist otellerde konaklamıyor. Özellikle küçük bölgelerdeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin bunlarla başa çıkması mümkün değil. Bu rekabet şartlarına uymayan bir tarz. Bu durumda devlet de kaybediyor.
Sektörde son bir yılda maliyetler yüzde kaç arttı?
TL bazında yüzde 100’ün üzerinde maliyet arttı. Euro 22 TL iken yaklaşık yüzde 60 küsurdu ama şimdi 28 olunca rakam yüzde 30’ların altına düştü. Yıl sonunda Euro kurunun ortalaması 24 TL olursa Euro bazında yüzde 40 maliyet yükseldi diyebiliriz.
Bu maliyetler fiyatlara nasıl yansıdı?
Tüm kontratlarımızı çok önceden yapıyoruz. Dolayısıyla biz fiyatlarımızı Euro bazında yüzde 15 artırabilmiştik sadece. Bu belli bir dönem bizim aleyhimize gelişti. Şimdi 2024 yılının kontratlarına başlıyoruz. Önümüzdeki yıl için de fiyatlarımızı yüzde 15-20 arasında tekrar artırmamız gerekecek.
Kârlılıkta bir değişim yaşanıyor mu?
2019, en verimli yıldı. Kârlılıkta hep geriye gittik. Şu anda kur 28 TL olduğu için kârlılıkta bir denge olabilir. Türkiye’deki turizm yatırımlarını 3’e bölmek lazım. 1990’lı yatırımlar, 1990-2010 arası yatırımlar ve 2010’dan sonraki yatırımlar. Türkiye’de 1990 ila 2010 arasında yapılan yatırımlar, dünyadan daha hızlı geri dönüş sağladı. 2010 yılından sonra yapılan yatırımların geriye dönüş hızı neredeyse dünya standartlarıyla aynı olmaya başladı. Artık 15 yılın altında bir yatırımın geriye dönüşü beklenmiyor. Eskiden 7-12 yıl arasında geriye dönebiliyordu.
Kıbrıs dışında yurt dışında büyüme konusunda bir planınız var mı?
Avrupa’nın farklı yerlerinde şehir otelciliğiyle ilgili teklifler alıyoruz. Özellikle Hollanda, İngiltere ve Fransa’dan teklifler var. Bunları değerlendiriyoruz. New York’ta da kendimize otel baktık. Ama yakın planda Limak olarak kendi inşaatını yaptığımız otellerimizi işletiyoruz. Yurt dışında devam edeceksek satın alma metoduyla devam edeceğiz veya yeni otel yapacağız. Örneğin Makedonya’da Limak Yatırım’la beraber orada bir otel yaptık.
Hedef pazarınız var mı?
İngiltere, Fransa, Hollanda ve Belçika’da görüşmeler yapıyoruz. Dünyanın her yerine bakıyoruz. Yatırımın geri dönüşünün bizim Türkiye standartlarında olmasını tercih ediyoruz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bu yıl 2019 kârlılıklarını geçeceğiz
Limak Turizm Grubu Başkanı Kaan Kavaloğlu ile turizm sektörünü ve grubun yeni büyüme planlarını konuştuk...
Limak Turizm Grubu, 9 otel ve 6 bin 500’ü aşan yatak kapasitesiyle turizmin en büyük gruplarından biri. Büyümesini sürdüren grup, biri Kuzey Kıbrıs diğeri Bodrum’da olmak üzere iki yeni otel yatırımının planlarını yapıyor. Limak Turizm Grubu Başkanı KAAN KAVALOĞLU, yeni yatırımlarla büyüme hızlarını da artıracaklarını söylüyor. Grubun otellerinde yaklaşık 1 milyon 850 bin kişinin geceleme yaptığını anlatan Kavaloğlu, “Bu da bizim satış-pazarlama gücümüzü gösteriyor. Bu yıl 2019 kârlılıklarımızı geçeceğiz” diye konuşuyor.
Türkiye bu yıl turizm sektöründen 56 milyar dolar gelir, 60 milyon turist hedefliyor. Antalya da 60 milyonluk hedefe 15 milyon turistle katkıda bulunmayı planlıyor. Limak Turizm Grubu Başkanı ve Akdeniz Turistik Otelciler Birliği Başkanı Kaan Kavaloğlu, her ne kadar sezona beklentilerin altında bir giriş yapılsa da hedeflere ulaşılacağına inanıyor. 9 oteli ve 6 bin 500’ün üzerinde yatak kapasitesiyle Limak Turizm Grubu için de sezonun iyi gittiğini anlatan Kavaloğlu, “Limak otelleri olarak özellikle resortlarda doluluklarımız sezonda yüzde 90’ın üzerinde” diyor. Grubun otellerinde yaklaşık 1 milyon 850 bin kişinin geceleme yaptığını ifade eden Kavaloğlu, “Bu da bizim satış-pazarlama gücümüzü gösteriyor. Çok farklı pazarlarda olabilmeyi becerdiğimiz için de doluluklarımız ortalama dolulukların biraz üzerinde gerçekleşiyor. Bu yıl 2019 kârlılıklarımızı geçeceğiz” diye konuşuyor. Limak Turizm Grubu, yatırımlara da devam ediyor. Grup yakın zamanda toplam 500 milyon dolarlık yatırımla KKTC’de Bafra’da 1.000 yatak kapasiteli bir otel ve 18 delikli bir golf sahası ile Bodrum’da da 5 yıldızlı otel projesini hayata geçirecek. Özellikle Bodrum’daki yeni otel konusunda çok iddialı olduklarının altını çizen Kaan Kavaloğlu, “Lüks segmentte bugüne kadar Türkiye’ye gelmemiş bir markayı Türkiye’ye getirmeyi planlıyoruz. Bodrum’da yeni yapacağımız tesisle tüm dünya bizi konuşacak. O kadar üst segment bir otel olacak” diye konuşuyor. Limak Turizm Grubu Başkanı Kaan Kavaloğlu ile turizm sektörünü ve grubun yeni büyüme planlarını konuştuk:
Bu yıl turizm sezonuna hangi beklentilerle girdiniz? Şu ana kadar sezon nasıl geçiyor?
Birkaç dönemdir şubat aylarını sevmiyorum. Pandemi şubattaydı, 2020-2021 pandemiyle geçti. 2022 Şubat’ta Rusya-Ukrayna savaşı başladı. Bunların hepsi de çok iyi gelen sezonların önündeydi. Son yaşadığımız 6 Şubat deprem felaketi, bizi derinden sarstı. Her şeyi bir kenara bırakıp Antalya’da depremzedelerin ağırlanmasıyla, geçici olarak konaklamalarıyla ilgilendik. Akdeniz Turistik Otelciler Birliği Başkanıyım hem kendi otellerimizde hem diğer otel gruplarıyla ağırlamak için çalışmalar yaptık. Çok duygu yüklü çok farklı bir dönemdi. İşte bu dönemde rezervasyon akışı durdu. İnsanlar depremle anılan bir yerde tatili düşünemedi. Hem yurt içi hem yurt dışı pazarda sistem durdu. Nisan ayı itibarıyla depremzedeler, uzun süre konaklayacakları yerlere transfer oldu. Bazıları evlerine geri döndü. Otellerimizde onları ağırlamak bizim için onurdu. Ülkemizin, insanımızın ne kadar büyük ve yürekli olduğunu orada gördük. Nisan itibarıyla kendi sistemimize geri döndük. Rezervasyonun gelmediği dönemleri çok hızlı aşmaya çalıştık. Düşünsenize Rusya ve Ukrayna, yani bizim 1 ve 3 numaralı turist kaynağımız hala savaşta ve üstelik sadece Rusya’nın 1 numaralı turizm destinasyonuyuz. İngiltere’nin 8 numaralı turizm destinasyonuyuz. Almanya’da ilk 5 içindeyiz. 2019’da Antalya’ya bize 5,5 milyon Rus turist gelirken İspanya’ya sadece 600 bin Rus turist gitti. Rusya’sız bir Türk turizmi bence düşünülemez. Sadece Rusya ile de bu iş olmaz. Batı Avrupa da olmalı. 2023’ü Antalya için konuşursak Batı Avrupa’da Almanya, Benelux, İngiltere artıda. İngiltere’den bu yıl 1,5 milyon turist gelecek. Almanya’dan gelen turist sayısı 3 milyonu geçecek. Dolayısıyla bu şekilde baktığınızda bir tek İskandinav ülkeleri ekside. Onun da siyasi olduğunu biliyoruz. Turizmle alakası yok.
Bu yıl sizin grup açısından nasıl geçiyor?
9 otelimiz var; 5’i resort otel, 4 otelimiz Antalya’da. Yakın zamanda KKTC’de Bafra’da 18 delikli bir golf sahası olan bir otel ve Bodrum’da da 5 yıldızlı bir otel yapacağız. Bunların toplam yatırım bütçesi, 500 milyon dolar olacak. Bodrum projesiyle lüks segmentte bugüne kadar Türkiye’ye gelmemiş bir markayı Türkiye’ye getirmeyi planlıyoruz. Dünyanın sayılı mimarlarından biriyle çalışacağız. Çok özel ve üzerine titrediğimiz bir proje olacak. Birçok markayla görüşme yapıyoruz. Hangisini seçeceğimize biz karar vereceğiz. Bizimle uyumlu çalışabilecek hem de Bodrum’u ve Türkiye’yi bir üst segmentte ileriye taşıyabilecek bir markayı getireceğiz. Kıbrıs’taki otelimiz de yine üst segmentte bir otel olacak. Golf, seminer ve toplantı turizmine uygun bir otel olacak. Dolayısıyla çalışıyoruz.
Yatak kapasiteniz yeni otellerle ne kadar olacak?
Yatak kapasitemizi 6 bin 500’ün üzerine taşıdık. Bodrum’daki otelimiz 450 yataklı olacak. Kıbrıs’ta yapacağımız otel de 1.000 yataklı olacak.
Bu otellerin ne zaman açılması planlanıyor?
2025 ve 2026’da açacağız.
Yıl sonunda tablo hem sizin hem sektörünüz için nasıl olur?
Limak otelleri olarak özellikle resortlarda Kıbrıs dışında doluluklarımız sezonda yüzde 90’ın üzerinde. Kıbrıs’ta yüzde 80’in üzerinde çalışıyoruz. Kıbrıs’ta durumun böyle olmasının nedeni de özellikle uçuş maliyetleri çok yüksek ve Kıbrıs’a Avrupa ülkeleri tarafından özel bir izolasyon uygulanıyor, direkt uçuş izni yok. Bu büyük bir imkan kaybına neden oluyor. Şu yüzyılda yaşadığımız en büyük kayıplardan biri. Bu nedenle ana hacmimizden biraz daha düşük gidiyor. Ama Kıbrıs’a güveniyoruz, geleceğine inanıyoruz. Özellikle biz Rumların bile tatil tercihi olan bir otel haline geldik. Çünkü en iyi her şey dahil sistemini uyguluyoruz.
Gelir ve kârlılık açısından beklentiniz nedir?
Önce sektörle başlayayım. Kârlılıklar açısından turizm ve ihracatçılar Euro döviz kuruna çok bağımlı. Çünkü satışlarının yüzde 90’a yakını dövizle. Sabit maliyetlerimiz, özellikle istihdam, enerji ve gıda maliyetlerimiz TL bazında yüzde 100’ün üzerinde arttığı için kurun belli bir oranda sabit kalması, bizi kârlılıklar anlamında geriye götürmüştü. Fakat haziran ayı itibarıyla kurun 28’e çıkmasıyla bir miktar nefes aldık. Hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız. Ülkemizin para biriminin değerli olmasını tercih ederiz. Ancak enflasyonun olduğu, sabit maliyetlerimizin TL bazında çok yükseldiği ama döviz kurunun yükselmediği durumlarda ihracatçı ve turizmci çok zor durumda kalıyordu. KDV oranımızda bir artış oldu. Bazı vergi yükleri geldi. Bu da bizim açımızdan tolere edilebilir bir durum. Ama fiyatlarımızı o denli yükseltmemiz gerekiyor. 2024 yılı hazırlıklarımızı yapıyoruz. Fiyatlarımızı yükseltmek için çaba içindeyiz. Dolulukların yüksek olması, ortalama fiyatların yüksek olması gelir hedeflerimizi tutturmamızda çok yardımcı oluyor. Batı Avrupa gelirinin yükselmemesi bizi engelliyordu ama şimdi İngiltere, Almanya’nın artışı olumlu bir gelişme. Rusya’nın da tekrar Antalya’ya gelişini hızlandırmalıyız. Geçen yıl 3,5 milyon Rus turist ağırladık. Bu yıl da bu sayı 3 milyonun üzerinde olursa, Antalya’ya 15 milyon turist getirme hedefimizi tutturacağız. Limak otellerinde yaklaşık 1 milyon 850 bin kişi geceleme yapıyor. Bu da bizim satış- pazarlama gücümüzü gösteriyor. Limak otelleri olarak 3 büyük gücümüz var: İstihdam, satın alma ve satış pazarlama. Çok farklı pazarlarda olabilmeyi becerdiğimiz için de doluluklarımız ortalama dolulukların biraz üzerinde gerçekleşiyor. Bu yıl 2019 kârlılıklarımızı geçeceğiz.
Uluslararası rekabet açısından da sektörde önemli bir değişim yaşanıyor. Siz bu değişimi nasıl gözlemliyorsunuz? Son bir yılda Türkiye turizm sezonunda kimlerle rekabet ediyor? Dengeler ne yönde değişiyor?
Türkiye’siz ve Antalya’sız bir dünya turizmi olamaz. Bu kadar iddialıyız. Dolaysıyla resort, termal, sağlık turizmlerinde de birçok markayla rekabet ediyoruz. Ama kendimize örnek aldığımız iki ana rakibimiz var: Fransa ve İspanya. Kimlerle rekabet ediyoruz dersek; sezonsal olarak bakıldığında Yunanistan, İtalya, Mısır’la rekabet ediyoruz. Bazı dönemlerde farklı ülkelerle rekabet içinde oluyorsunuz. Akdeniz çanağından beslenen bir sistemimiz olduğu için resort turizminde bu ülkelerle rekabet ediyoruz.
Nasıl bir rekabet içindesiniz?
Eskiden ilk 10 ülke içinde olan Türkiye, 4’üncü sıraya kadar yükseldi. Pandemiyi ve sonrası dönemi iyi yönettik. AB ülkeleri iyi bir sınav veremedi. Özellikle İspanya ve İtalya çok yalnız kaldı. Bunun sonrasında da AB ülkeleri pandemiyi geçtikten sonra turizm hareketinin de desteklenmesi ve AB sınırları içinde kalması için AB üyesi ülkeler için bir imkan yarattı. 2023’te tüm Türkiye için 56 milyar dolar gelir, 60 milyon turist hedefi var. Bunun 15 milyonunu Antalya’nın getirebileceğini düşünüyoruz.
Yerli ve yabancı turist dengesi nedir?
Biz grup olarak işimizin yüzde 17’sini iç turizm, yüzde 83’ünü dış turizm hareketiyle sağlıyoruz. l Hep mi böyleydi? n Ana hedefimiz bu. Bu yıl ilk defa iç turizm yüzde 15’e düştü. Yüzde 2’lik kaybımız oldu ama yüzde 15’in de bizim için doğru olduğunu düşünüyoruz. İç turizm pandemide yüzde 30’lara kadar çıktı. Ama bizim ortalamamız yüzde 17. Yani çok büyük bir kaybımız olduğu söylenemez.
İç pazarı canlandırmak için neler yapıyorsunuz?
İç pazarda 7-10 milyon arası paketli satış söz konusu. Daha çok insan tatil yapıyor ama paketli olarak değil. Paketli tatil yapan insan sayısının artması gerekiyor. Bu da refah seviyesinin artmasıyla alakalı. Dolayısıyla bizim için birinci önemli konu refah seviyenin artması. Enflasyonun minimum olduğu dönemde iç turizm hareketi çift haneli büyüyebiliyor. Yurt içi pazarda son dönemde ileriye dönük tatil planı yapılmaya başlandı. Bu da yerli turistin daha indirimli tatil satın almasını sağladı. Hep bir klişe vardır, Avrupalı turist daha ucuza tatil yapıyor denir. Avrupalı turist daha ucuza tatil yapıyor doğru. Çünkü daha erken satın alıyor. İngiltere’den bize 2024 yılının satışları geliyor. Siz 2024 yılı için tatil planı yapan bir Türk misafire rastladınız mı? Şu anda satın alanla, geçtiğimiz kasım-aralıkta satın alan arasında yüzde 30-40’lara yakın fiyat farklılıkları var.
Pandemi zamanında daha izole tatil anlayışı gelişti, ev kiralamaları arttı. Bu durum sektörü nasıl etkiliyor?
Özellikle yurt dışından gelen turistlerin bir kısmı oteller yerine evlerde konaklamaya başladı. Burada bir tehlike görüyorum. Yurt dışından turist geliyor, kiraladıkları evde hiçbir vergisi ve kontrolü olmayan bir sisteme giriyor. Birçok denetleme şirketi tarafından denetleniyorum. Sertifikalar alıyorum, vergi veriyorum. Bu işe denetlenebilir hale gelene kadar karşıyım. Ve bunun kontrolünün bir an önce sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Bugün yüzde 10’un üzerinde turist otellerde konaklamıyor. Özellikle küçük bölgelerdeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin bunlarla başa çıkması mümkün değil. Bu rekabet şartlarına uymayan bir tarz. Bu durumda devlet de kaybediyor.
Sektörde son bir yılda maliyetler yüzde kaç arttı?
TL bazında yüzde 100’ün üzerinde maliyet arttı. Euro 22 TL iken yaklaşık yüzde 60 küsurdu ama şimdi 28 olunca rakam yüzde 30’ların altına düştü. Yıl sonunda Euro kurunun ortalaması 24 TL olursa Euro bazında yüzde 40 maliyet yükseldi diyebiliriz.
Bu maliyetler fiyatlara nasıl yansıdı?
Tüm kontratlarımızı çok önceden yapıyoruz. Dolayısıyla biz fiyatlarımızı Euro bazında yüzde 15 artırabilmiştik sadece. Bu belli bir dönem bizim aleyhimize gelişti. Şimdi 2024 yılının kontratlarına başlıyoruz. Önümüzdeki yıl için de fiyatlarımızı yüzde 15-20 arasında tekrar artırmamız gerekecek.
Kârlılıkta bir değişim yaşanıyor mu?
2019, en verimli yıldı. Kârlılıkta hep geriye gittik. Şu anda kur 28 TL olduğu için kârlılıkta bir denge olabilir. Türkiye’deki turizm yatırımlarını 3’e bölmek lazım. 1990’lı yatırımlar, 1990-2010 arası yatırımlar ve 2010’dan sonraki yatırımlar. Türkiye’de 1990 ila 2010 arasında yapılan yatırımlar, dünyadan daha hızlı geri dönüş sağladı. 2010 yılından sonra yapılan yatırımların geriye dönüş hızı neredeyse dünya standartlarıyla aynı olmaya başladı. Artık 15 yılın altında bir yatırımın geriye dönüşü beklenmiyor. Eskiden 7-12 yıl arasında geriye dönebiliyordu.
Kıbrıs dışında yurt dışında büyüme konusunda bir planınız var mı?
Avrupa’nın farklı yerlerinde şehir otelciliğiyle ilgili teklifler alıyoruz. Özellikle Hollanda, İngiltere ve Fransa’dan teklifler var. Bunları değerlendiriyoruz. New York’ta da kendimize otel baktık. Ama yakın planda Limak olarak kendi inşaatını yaptığımız otellerimizi işletiyoruz. Yurt dışında devam edeceksek satın alma metoduyla devam edeceğiz veya yeni otel yapacağız. Örneğin Makedonya’da Limak Yatırım’la beraber orada bir otel yaptık.
Hedef pazarınız var mı?
İngiltere, Fransa, Hollanda ve Belçika’da görüşmeler yapıyoruz. Dünyanın her yerine bakıyoruz. Yatırımın geri dönüşünün bizim Türkiye standartlarında olmasını tercih ediyoruz.
Kaynak: Capital
En Çok Okunan Haberler