Türkiye-Yunanistan miras alanlarının 1/3'ü deniz tehdidinde
Türkiye-Yunanistan miras alanlarının 1/3'ü deniz tehdidinde
Mikonos yakınlarındaki Delos adası gibi bazı yerler, artan sel nedeniyle şimdiden yapısal hasar görmeye başladı.
Haber Giriş Tarihi: 27.08.2024 13:11
Haber Güncellenme Tarihi: 27.08.2024 13:14
Kaynak:
Euronews
Yeni bir araştırmaya göre, Türkiye ve Yunanistan'ın kıyı şeridinde bulunan tarihi alanların yarısından fazlası, deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte yüzyılın sonuna kadar 'çok yüksek' ya da 'yüksek' seviyede su altında kalma riski ile karşı karşıya kalabilir.
Küresel ısınma daha fazla buz tabakası ve buzulun erimesine neden olduğu için deniz seviyeleri yükseliyor.
Mikonos yakınlarındaki Delos adası gibi bazı yerler, artan sel baskınları nedeniyle şimdiden yapısal hasar görmeye başladı.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu'nun (UNESCO) dünya mirası listesinde yer alan bu ada, Yunan ve Roma dünyasının en önemli dini mabetlerinden biriydi.
Ege'deki tarihi alanların üçte birinden fazlası yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında
Çalışma, Dumlupınar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden yer bilimci Enes Zengin tarafından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ulusal Okyanus Servisi'nin 2022 Deniz Seviyesi Yükselmesi Teknik Raporu'ndaki veriler kullanılarak hazırlandı.
Enes Zengin, küresel ve yerel deniz seviyesi yükselme tahminlerine göre, çok yüksekten çok düşüğe kadar değişen risk sınıflarına sahip beş farklı kategoride "su altında kalma risk haritaları" oluşturdu.
Çalışmada Türkiye ve Yunanistan'ın Doğu Akdeniz kıyıları boyunca 464 tarihi alanın hassasiyeti değerlendirildi.
Kıyı şeridindeki 147 arkeolojik alan, kale, hisar, kule, köprü, nekropol veya harabenin en iyi senaryoda bile önümüzdeki 50 yıl içinde bir miktar risk altında olacağı sonucuna varıldı.
Analiz edilen 464 alandan 34'ünün "çok yüksek," 19'unun "yüksek" ve 27'sinin "orta seviye" risk altında olduğu hesaplandı.
Türkiye'de en fazla tehlike altında olan alanların, Muğla'nın güneyindeki Knidos ve Kaunos antik kentleri ile İzmir'in Bergama ilçesindeki Elaia antik liman kenti olduğu görüldü.
Bu alanlar, deniz seviyesinin sadece bir metre yükselmesiyle bile 21. yüzyılın sonuna kadar kısmen veya tamamen su altında kalabilir.
Araştırma, deniz seviyesinin üç metre yükselmesi senaryosunun, Efes Limanı, Milet ve Aydın'daki Güvercinada Kalesi ile Antalya'daki Olympos ve Patara antik kentleri dahil olmak üzere daha birçok alanı tehlikeye atacağını gösteriyor.
Yunanistan'da ise Sissi, Pavlopetri ve Lokris antik kentleri "çok yüksek" risk altında kabul edildi.
Bu sonuçlar endişe verici olsa da, çalışma 317 alanın en kötü senaryo olan "deniz seviyesinin beş metre yükselmesi" durumunda bile sular altında kalmaya karşı güvenli olduğunu ortaya koyuyor.
Çalışmanın yazarlarından Zengin "Bu çalışmaların uzun vadede başarılı olmasını sağlamak ve insanlığın ortak kültürel mirasını korumak için, bu çalışmaların yüksek riskli bölgelerde bir an önce uygulanmasına öncelik verilmesi zorunludur," dedi.
Zengin ayrıca, "Doğal afetler, insan kaynaklı felaketler ve kültürel miras kaynakları için risk oluşturabilecek diğer faktörler gibi potansiyel tehditlerin azaltılması için hızlı hareket edilmesi gerekiyor," ifadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye-Yunanistan miras alanlarının 1/3'ü deniz tehdidinde
Mikonos yakınlarındaki Delos adası gibi bazı yerler, artan sel nedeniyle şimdiden yapısal hasar görmeye başladı.
Yeni bir araştırmaya göre, Türkiye ve Yunanistan'ın kıyı şeridinde bulunan tarihi alanların yarısından fazlası, deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte yüzyılın sonuna kadar 'çok yüksek' ya da 'yüksek' seviyede su altında kalma riski ile karşı karşıya kalabilir.
Küresel ısınma daha fazla buz tabakası ve buzulun erimesine neden olduğu için deniz seviyeleri yükseliyor.
Mikonos yakınlarındaki Delos adası gibi bazı yerler, artan sel baskınları nedeniyle şimdiden yapısal hasar görmeye başladı.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu'nun (UNESCO) dünya mirası listesinde yer alan bu ada, Yunan ve Roma dünyasının en önemli dini mabetlerinden biriydi.
Ege'deki tarihi alanların üçte birinden fazlası yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında
Çalışma, Dumlupınar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden yer bilimci Enes Zengin tarafından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ulusal Okyanus Servisi'nin 2022 Deniz Seviyesi Yükselmesi Teknik Raporu'ndaki veriler kullanılarak hazırlandı.
Enes Zengin, küresel ve yerel deniz seviyesi yükselme tahminlerine göre, çok yüksekten çok düşüğe kadar değişen risk sınıflarına sahip beş farklı kategoride "su altında kalma risk haritaları" oluşturdu.
Çalışmada Türkiye ve Yunanistan'ın Doğu Akdeniz kıyıları boyunca 464 tarihi alanın hassasiyeti değerlendirildi.
Kıyı şeridindeki 147 arkeolojik alan, kale, hisar, kule, köprü, nekropol veya harabenin en iyi senaryoda bile önümüzdeki 50 yıl içinde bir miktar risk altında olacağı sonucuna varıldı.
Analiz edilen 464 alandan 34'ünün "çok yüksek," 19'unun "yüksek" ve 27'sinin "orta seviye" risk altında olduğu hesaplandı.
Türkiye'de en fazla tehlike altında olan alanların, Muğla'nın güneyindeki Knidos ve Kaunos antik kentleri ile İzmir'in Bergama ilçesindeki Elaia antik liman kenti olduğu görüldü.
Bu alanlar, deniz seviyesinin sadece bir metre yükselmesiyle bile 21. yüzyılın sonuna kadar kısmen veya tamamen su altında kalabilir.
Araştırma, deniz seviyesinin üç metre yükselmesi senaryosunun, Efes Limanı, Milet ve Aydın'daki Güvercinada Kalesi ile Antalya'daki Olympos ve Patara antik kentleri dahil olmak üzere daha birçok alanı tehlikeye atacağını gösteriyor.
Yunanistan'da ise Sissi, Pavlopetri ve Lokris antik kentleri "çok yüksek" risk altında kabul edildi.
Bu sonuçlar endişe verici olsa da, çalışma 317 alanın en kötü senaryo olan "deniz seviyesinin beş metre yükselmesi" durumunda bile sular altında kalmaya karşı güvenli olduğunu ortaya koyuyor.
Çalışmanın yazarlarından Zengin "Bu çalışmaların uzun vadede başarılı olmasını sağlamak ve insanlığın ortak kültürel mirasını korumak için, bu çalışmaların yüksek riskli bölgelerde bir an önce uygulanmasına öncelik verilmesi zorunludur," dedi.
Zengin ayrıca, "Doğal afetler, insan kaynaklı felaketler ve kültürel miras kaynakları için risk oluşturabilecek diğer faktörler gibi potansiyel tehditlerin azaltılması için hızlı hareket edilmesi gerekiyor," ifadelerini kullandı.
Kaynak: Euronews
En Çok Okunan Haberler