Bu sene boyunca defalarca Dünyadaki aşırı turizm protestoları ile ilgili haberleri sitemizden aktardık.
2024 yazında Avrupa'nın popüler turistik bölgelerinde kitlesel protestolar düzenlendi. Yerel halk, turistlerin aşırı yoğunluğundan ve çevreye verdikleri zarardan rahatsız, bazıları su tabancalarıyla turistleri hedef aldı, bazıları ise plajlara akın ederek turistlerin yarattığı kalabalığı protesto etti.
Turistik bölgelerindeki kalabalıklar ve artan turizm protestoları, popüler destinasyonları yeni çözümler bulmak zorunda bırakacak. İtalya’dan Yunanistan’a, Bhutan’dan Yeni Zelanda’ya, İspanya'ya kadar hükümetler ve yerel yönetimler, turist akışını kontrol etmek için çeşitli vergiler ve düzenlemeler getiriyor.
Turistlerin selfie çekimlerini kısıtlayan kurallar, şehir ziyaretleri için yeni vergi uygulamaları ve uygun olmayan ayakkabılarla dağ yürüyüşlerine çıkanlara kesilen para cezaları, şehirlerin turist akışını kontrol altına almak için aldığı önlemlerden yalnızca birkaçı.
Özellikle Barselona ve Mallorca gibi destinasyonlar, aşırı turist akışının yerel halk üzerindeki etkilerini azaltmak için çeşitli düzenlemeler hayata geçirdi. Roma’nın Trevi Çeşmesi için öngörülen €2’lik giriş ücreti veya Santorini ve Mykonos’a demirleyen gemilerden alınacak €20’lik ekstra ücret gibi yeni düzenlemeler, artan turist talebini dengelemeyi amaçlıyor. Öte yandan, Bhutan’ın günlük turist ücreti $200’a çıkabilirken, Yeni Zelanda, turistlerden aldığı vergi oranını neredeyse üç katına çıkararak NZ$100’a yükseltiyor. Bu ülkelerin stratejisi, daha az bütçeli turistleri caydırırken, daha "değerli" turistleri çekmek.
Konaklama Seçenekleri Daralıyor:
Kısa dönem kiralık evler de daralmaya başlıyor. New York ve Barselona gibi şehirler, bu tip kiralamaları yasaklarken, Edinburgh yeni bir düzenleme sistemi getiriyor. Bu da gelecekte turistlerin daha çok otellerde konaklayacağı anlamına gelebilir. Ayrıca, bu değişiklikler, şehir merkezleri dışındaki daha yerel tarzda konaklama arayışına yönlendirebilir. Bu anlamda Türkiye'de günlük kiralık ve Airbnb uygulamalarının disipline edilmesini çok değerli buluyorum. Ciddi manada turistlere ev kiralamasının azaldığını ve kontrol altına alındığını düşünüyorum.
Alternatif Rotalara Yönelmek:
Popüler destinasyonların taşıma kapasitesini zorlamasıyla, tur operatörleri ve yerel yönetimler alternatif rotaları öne çıkarıyor. Intrepid’in "Not Hot" Listesi, daha az bilinen ama keşfedilmeye değer yerleri tanıtarak, turizmin faydalarını bu bölgelere yönlendirmeyi hedefliyor. Örneğin, Arjantin yerine Güney Amerika’nın az bilinen hazinelerinden Guyana öneriliyor. Türkiye'de merkezi hükümet ve yerel yönerimlerin aynı partiden olmaması nedeniyle dağınık bir görüntü vermesine rağmen alternatif turizm rotaları ile ilgili lokal olarak bazı yatırımların yapıldığını da izliyorum. Üllkemiz alternatif turizmle ilgili dünyanın en değerli ülkesi ve bu konuyu turizm bakanlığı, yerel yöneticiler ile çalışarak parti ayırımı yapmadan daha derli toplu ve planlı hale getirmeli. Şu haliyle herşey dağınık.
Dünyada sektör uzmanları, aşırı turizmin getirdiği krizin çözümü için daha iyi planlama ve sürdürülebilir turizm politikalarına odaklanılması gerektiğini vurguluyor. Uzmanlar asıl sorunun "kötü planlama" olduğunu belirterek, destinasyonların yerel halk ve çevreyi de dikkate alan dengeli bir turizm modeli oluşturmasının şart olduğunu söylüyor.
Dünyadaki turizm şehirlerinde yaşayan halkın turistlerden şikayetlerini yazarken Türkiye'de de yıl boyu turizm cirolarından ve turist sayısından bahsetmeye devam ettik. Turizm sektöründe döviz kuru ve artan maliyetler karşısında çoğu turizm Yatırımcısı, haklı olarak ayakta kalmak için bu senenin cirosunu düşünmekten öteye geçemedi. Dünyadaki bu yeni önlemler, turizmde büyük bir dönüşümün sinyallerini verirken biz de Türkiye'de bunları konuşmalıyız. Konuşmaktan öte, turizm bakanlığı, çevre bakanlığı ve belediye başkanlarının bir arada çalıştığı, birbirlerini desteklediği ortak söylemler ve ortak eylemlerle hayata geçirmeliyiz.
Yeni Bir Tatil Dönemi
Tüm bu gelişmeler ışığında, dünyada 2025 ve sonrasında turizmde büyük değişiklikler bekleniyor. Fiyatların artması ve daha sıkı düzenlemelerle, popüler tatil bölgeleri artık daha az kalabalık olurken, turistlerin seyahat maliyetleri de artacak. Yerel halk ve turistler arasında dengeyi sağlamak adına, bu tür önlemler turizm sektörünün geleceğinde kritik bir rol oynayacak. Gelecekte turizmin maliyeti artarken, birçok popüler destinasyon turist sayılarını sınırlandırmaya yönelik önlemler almaya devam edecek. 2024 yazında yaşananların ardından, 2025 yaz tatiliniz belki de eskisi kadar rahat olmayacak.
Türkiye'de aşırı turizmin (overtourism) yarattığı baskıya karşı çeşitli şehirlerde hemen alınabilecek önlemler var aslında.
Turizm Kotası, Rezervasyon Sistemi ve Ek vergi
Örneğin, Venedik ve Barselona gibi şehirlerin uyguladığı önceden rezervasyon gerektiren sistemler Türkiye için de uygun olabilir.
En başta İstanbul'da Sultanahmet, Kapalıçarşı, Ayasofya gibi tarihi bölgeler aşırı kalabalık. Buralarda turist sayısını sınırlandıran günlük kota uygulamaları yapılabilir. Kalabalık kontrolü için bilet fiyatlarına zam ve belirli saatlerde ziyaretçi sınırlaması yapılabilir.
Kapadokya ve Pamukkale gibi doğal alanlarda yıpranma, balon turları nedeniyle artan karbon ayak izi, kültürel miras alanlarının tahribatına gibi sıkıntılar var. Bunun için sınırlı sayıda balon turu izni ve çevre dostu yakıtların kullanımını teşvik, giriş ve ziyaret saatlerinin düzenlenmesi ve kapasite sınırları getirilebilir.
Antalya ise Barcelona ve Roma gibi yaz sezonunda aşırı turist yoğunluğu, kıyı bölgelerinde çevre kirliliği ve aşırı yapılaşma ve su kaynakları ve altyapı üzerinde büyük baskı sorunları yaşıyor. Öncelikle konaklama tesislerine çevre dostu sertifika şartı getirilirken bence hemen plaj alanlarının korunması için günlük ziyaretçi sayısına sınır getirilmesi gerekiyor. En önemlisi de acilen su tüketimi konusunda hem yerel halka hem de turistlere yönelik kısıtlar ve kampanyalar yapılmalı.
Güzelim Ege Bölgemiz aşırı yapılaşma ve çevresel bozulma konusunda son hız koşuyor. Doğal plajların ve koyların zarar görmemesi için koy ve plajlarda günlük ziyaretçi kotası getirilirken
tekne ve gemi turlarına ek vergi ve atık yönetimi standartlarının sıkılaştırılması şart. Oluşturulacak özel çevre fonlarıyla yaz aylarında aşırı turist yoğunluğu, trafik ve altyapı sorunları için acil yatırımlar gerekiyor.
Yerel halka yönelik kira koruma politikaları olmalı
Antalya ve Bodrum gibi yerel halkın ve turizm çalışanlarının yaşadığı bölgelerde kira koruma politikaları olmalı. Halkın yerleşik olduğu bölgelerde hoyratça Ruslara, İranlılara ve Avrupalılara yüksek bedelde satış ve kiralama yapılmasına izin verilmemeli. Sürdürülebilir turizm için insan kaynakları vazgeçilmez bir unsurken, turizm işçilerinin bu kiraları nasıl ödeyeceği konusunda bir şeyler konuşuluyor ama somut hiçbir önlem yok. Seneye turizm hedefleri planlanırken, yeni turizm alanları tahsis edilirken eş zamanlı olarak turizm işçileri barınması da planlanmalı.
Asıl sorunumuz merkezi hükümet ile belediyeler arasındaki kopukluk mu?
Türkiye’de ülkeyi yöneten parti ile turizm şehirlerinin belediye başkanlarının farklı partilerden olması ve aralarındaki iletişimin yetersizliği, sürdürülebilir turizm açısından bana göre ana sorun.
Bu durum turizmi ilgilendiren politika ve stratejilerin uyumlu bir şekilde planlamasını ve uygulanmasını zorlaştırıyor. Bu durum turizm bölgelerinde çevre koruma, altyapı geliştirme ve kaynak yönetimi gibi konularda tutarsız yaklaşımlara yol açıyor mu?, bilmiyoruz!
Partiler arasındaki siyasi çekişme, merkezi hükümetin turizm bölgelerine yapacağı yatırımları ve fonlamaları engelliyor mu veya geciktiriyor mu?, bilmiyoruz. Aksi halde bu durum, özellikle turizm altyapısının geliştirilmesi ve sürdürülebilir projelerin hayata geçirilmesi açısından büyük sorunlar yaratacaktır.
Koordinasyon Eksikliği ve iletişimsizlik
Bakanlıklar ve belediyeler arasında devam eden çekişme olduğunu basından üzülerek izliyoruz. Turizm bakanının olduğu toplantılarda büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarını hiç yan yana görmüyoruz. Avrupa'da ve dünyada izlediğimiz aşırı turizmin yerel halk üzerinde yaşattığı sorunları biz de yaşamaya başladık ve bu artarak devam edecek. Bakanlıklar ve belediyelerden koordinasyon ve uyum içinde alınacak önlemleri ve çalışmaları hasretle bekliyoruz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yasemin Arslan
2025 Tatilleri Neler Getirecek?
Bu sene boyunca defalarca Dünyadaki aşırı turizm protestoları ile ilgili haberleri sitemizden aktardık.
2024 yazında Avrupa'nın popüler turistik bölgelerinde kitlesel protestolar düzenlendi. Yerel halk, turistlerin aşırı yoğunluğundan ve çevreye verdikleri zarardan rahatsız, bazıları su tabancalarıyla turistleri hedef aldı, bazıları ise plajlara akın ederek turistlerin yarattığı kalabalığı protesto etti.
Turistik bölgelerindeki kalabalıklar ve artan turizm protestoları, popüler destinasyonları yeni çözümler bulmak zorunda bırakacak. İtalya’dan Yunanistan’a, Bhutan’dan Yeni Zelanda’ya, İspanya'ya kadar hükümetler ve yerel yönetimler, turist akışını kontrol etmek için çeşitli vergiler ve düzenlemeler getiriyor.
Turistlerin selfie çekimlerini kısıtlayan kurallar, şehir ziyaretleri için yeni vergi uygulamaları ve uygun olmayan ayakkabılarla dağ yürüyüşlerine çıkanlara kesilen para cezaları, şehirlerin turist akışını kontrol altına almak için aldığı önlemlerden yalnızca birkaçı.
Özellikle Barselona ve Mallorca gibi destinasyonlar, aşırı turist akışının yerel halk üzerindeki etkilerini azaltmak için çeşitli düzenlemeler hayata geçirdi. Roma’nın Trevi Çeşmesi için öngörülen €2’lik giriş ücreti veya Santorini ve Mykonos’a demirleyen gemilerden alınacak €20’lik ekstra ücret gibi yeni düzenlemeler, artan turist talebini dengelemeyi amaçlıyor. Öte yandan, Bhutan’ın günlük turist ücreti $200’a çıkabilirken, Yeni Zelanda, turistlerden aldığı vergi oranını neredeyse üç katına çıkararak NZ$100’a yükseltiyor. Bu ülkelerin stratejisi, daha az bütçeli turistleri caydırırken, daha "değerli" turistleri çekmek.
Konaklama Seçenekleri Daralıyor:
Kısa dönem kiralık evler de daralmaya başlıyor. New York ve Barselona gibi şehirler, bu tip kiralamaları yasaklarken, Edinburgh yeni bir düzenleme sistemi getiriyor. Bu da gelecekte turistlerin daha çok otellerde konaklayacağı anlamına gelebilir. Ayrıca, bu değişiklikler, şehir merkezleri dışındaki daha yerel tarzda konaklama arayışına yönlendirebilir. Bu anlamda Türkiye'de günlük kiralık ve Airbnb uygulamalarının disipline edilmesini çok değerli buluyorum. Ciddi manada turistlere ev kiralamasının azaldığını ve kontrol altına alındığını düşünüyorum.
Alternatif Rotalara Yönelmek:
Popüler destinasyonların taşıma kapasitesini zorlamasıyla, tur operatörleri ve yerel yönetimler alternatif rotaları öne çıkarıyor. Intrepid’in "Not Hot" Listesi, daha az bilinen ama keşfedilmeye değer yerleri tanıtarak, turizmin faydalarını bu bölgelere yönlendirmeyi hedefliyor. Örneğin, Arjantin yerine Güney Amerika’nın az bilinen hazinelerinden Guyana öneriliyor. Türkiye'de merkezi hükümet ve yerel yönerimlerin aynı partiden olmaması nedeniyle dağınık bir görüntü vermesine rağmen alternatif turizm rotaları ile ilgili lokal olarak bazı yatırımların yapıldığını da izliyorum. Üllkemiz alternatif turizmle ilgili dünyanın en değerli ülkesi ve bu konuyu turizm bakanlığı, yerel yöneticiler ile çalışarak parti ayırımı yapmadan daha derli toplu ve planlı hale getirmeli. Şu haliyle herşey dağınık.
Dünyada sektör uzmanları, aşırı turizmin getirdiği krizin çözümü için daha iyi planlama ve sürdürülebilir turizm politikalarına odaklanılması gerektiğini vurguluyor. Uzmanlar asıl sorunun "kötü planlama" olduğunu belirterek, destinasyonların yerel halk ve çevreyi de dikkate alan dengeli bir turizm modeli oluşturmasının şart olduğunu söylüyor.
Dünyadaki turizm şehirlerinde yaşayan halkın turistlerden şikayetlerini yazarken Türkiye'de de yıl boyu turizm cirolarından ve turist sayısından bahsetmeye devam ettik. Turizm sektöründe döviz kuru ve artan maliyetler karşısında çoğu turizm Yatırımcısı, haklı olarak ayakta kalmak için bu senenin cirosunu düşünmekten öteye geçemedi. Dünyadaki bu yeni önlemler, turizmde büyük bir dönüşümün sinyallerini verirken biz de Türkiye'de bunları konuşmalıyız. Konuşmaktan öte, turizm bakanlığı, çevre bakanlığı ve belediye başkanlarının bir arada çalıştığı, birbirlerini desteklediği ortak söylemler ve ortak eylemlerle hayata geçirmeliyiz.
Yeni Bir Tatil Dönemi
Tüm bu gelişmeler ışığında, dünyada 2025 ve sonrasında turizmde büyük değişiklikler bekleniyor. Fiyatların artması ve daha sıkı düzenlemelerle, popüler tatil bölgeleri artık daha az kalabalık olurken, turistlerin seyahat maliyetleri de artacak. Yerel halk ve turistler arasında dengeyi sağlamak adına, bu tür önlemler turizm sektörünün geleceğinde kritik bir rol oynayacak. Gelecekte turizmin maliyeti artarken, birçok popüler destinasyon turist sayılarını sınırlandırmaya yönelik önlemler almaya devam edecek. 2024 yazında yaşananların ardından, 2025 yaz tatiliniz belki de eskisi kadar rahat olmayacak.
Türkiye'de aşırı turizmin (overtourism) yarattığı baskıya karşı çeşitli şehirlerde hemen alınabilecek önlemler var aslında.
Turizm Kotası, Rezervasyon Sistemi ve Ek vergi
Örneğin, Venedik ve Barselona gibi şehirlerin uyguladığı önceden rezervasyon gerektiren sistemler Türkiye için de uygun olabilir.
En başta İstanbul'da Sultanahmet, Kapalıçarşı, Ayasofya gibi tarihi bölgeler aşırı kalabalık. Buralarda turist sayısını sınırlandıran günlük kota uygulamaları yapılabilir. Kalabalık kontrolü için bilet fiyatlarına zam ve belirli saatlerde ziyaretçi sınırlaması yapılabilir.
Kapadokya ve Pamukkale gibi doğal alanlarda yıpranma, balon turları nedeniyle artan karbon ayak izi, kültürel miras alanlarının tahribatına gibi sıkıntılar var. Bunun için sınırlı sayıda balon turu izni ve çevre dostu yakıtların kullanımını teşvik, giriş ve ziyaret saatlerinin düzenlenmesi ve kapasite sınırları getirilebilir.
Antalya ise Barcelona ve Roma gibi yaz sezonunda aşırı turist yoğunluğu, kıyı bölgelerinde çevre kirliliği ve aşırı yapılaşma ve su kaynakları ve altyapı üzerinde büyük baskı sorunları yaşıyor. Öncelikle konaklama tesislerine çevre dostu sertifika şartı getirilirken bence hemen plaj alanlarının korunması için günlük ziyaretçi sayısına sınır getirilmesi gerekiyor. En önemlisi de acilen su tüketimi konusunda hem yerel halka hem de turistlere yönelik kısıtlar ve kampanyalar yapılmalı.
Güzelim Ege Bölgemiz aşırı yapılaşma ve çevresel bozulma konusunda son hız koşuyor. Doğal plajların ve koyların zarar görmemesi için koy ve plajlarda günlük ziyaretçi kotası getirilirken
tekne ve gemi turlarına ek vergi ve atık yönetimi standartlarının sıkılaştırılması şart. Oluşturulacak özel çevre fonlarıyla yaz aylarında aşırı turist yoğunluğu, trafik ve altyapı sorunları için acil yatırımlar gerekiyor.
Yerel halka yönelik kira koruma politikaları olmalı
Antalya ve Bodrum gibi yerel halkın ve turizm çalışanlarının yaşadığı bölgelerde kira koruma politikaları olmalı. Halkın yerleşik olduğu bölgelerde hoyratça Ruslara, İranlılara ve Avrupalılara yüksek bedelde satış ve kiralama yapılmasına izin verilmemeli. Sürdürülebilir turizm için insan kaynakları vazgeçilmez bir unsurken, turizm işçilerinin bu kiraları nasıl ödeyeceği konusunda bir şeyler konuşuluyor ama somut hiçbir önlem yok. Seneye turizm hedefleri planlanırken, yeni turizm alanları tahsis edilirken eş zamanlı olarak turizm işçileri barınması da planlanmalı.
Asıl sorunumuz merkezi hükümet ile belediyeler arasındaki kopukluk mu?
Türkiye’de ülkeyi yöneten parti ile turizm şehirlerinin belediye başkanlarının farklı partilerden olması ve aralarındaki iletişimin yetersizliği, sürdürülebilir turizm açısından bana göre ana sorun.
Bu durum turizmi ilgilendiren politika ve stratejilerin uyumlu bir şekilde planlamasını ve uygulanmasını zorlaştırıyor. Bu durum turizm bölgelerinde çevre koruma, altyapı geliştirme ve kaynak yönetimi gibi konularda tutarsız yaklaşımlara yol açıyor mu?, bilmiyoruz!
Partiler arasındaki siyasi çekişme, merkezi hükümetin turizm bölgelerine yapacağı yatırımları ve fonlamaları engelliyor mu veya geciktiriyor mu?, bilmiyoruz. Aksi halde bu durum, özellikle turizm altyapısının geliştirilmesi ve sürdürülebilir projelerin hayata geçirilmesi açısından büyük sorunlar yaratacaktır.
Koordinasyon Eksikliği ve iletişimsizlik
Bakanlıklar ve belediyeler arasında devam eden çekişme olduğunu basından üzülerek izliyoruz. Turizm bakanının olduğu toplantılarda büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarını hiç yan yana görmüyoruz. Avrupa'da ve dünyada izlediğimiz aşırı turizmin yerel halk üzerinde yaşattığı sorunları biz de yaşamaya başladık ve bu artarak devam edecek. Bakanlıklar ve belediyelerden koordinasyon ve uyum içinde alınacak önlemleri ve çalışmaları hasretle bekliyoruz.