Kültür ve Turizm Bakanlığı, Danimarka’dan iadesi sağlanan tarihi eserleri Antalya Arkeoloji Müzesi'nde tanıttı. Septimius Severus’un heykel başı ve 48 pişmiş toprak levha anavatanına kavuştu.
Haber Giriş Tarihi: 16.03.2025 15:39
Haber Güncellenme Tarihi: 16.03.2025 16:36
Kaynak:
İHA
ANTALYA (İHA) - Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Danimarka’dan iadesi sağlanarak Antalya’ya getirilen tarihi eserlerin tanıtıldığı toplantıda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Ersoy, kültürel mirasın korunmasına yönelik yürütülen çalışmaların kararlılıkla devam ettiğini belirterek, "Dünyanın neresine kaçırılmış olursa olsun bu topraklara ait hangi eser varsa biz bu eserlerin izini sürüp ülkemize getirmekte kararlıyız ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Artık koleksiyonlar ya da konunun uzmanlarının kabul ettiği bir gerçek var. Biliyorlar ki ellerinde Anadolu'dan yasal olmayan yollarla çıkarılmış bir arkeolojik eser varsa, Türkiye Cumhuriyeti gelip onu bulacak ve yasal yollarla iadesini sağlayacak" dedi.
Bakanlığın uzun süredir yürüttüğü titiz çalışmalar neticesinde, Danimarka Glyptotek Müzesi’ne sunulan bilimsel kanıtlar ve etik gerekçelerle Türkiye’ye iade edilen eserler, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde kamuoyuna tanıtıldı. İade edilen eserler arasında, Burdur’un Boubon Antik Kenti’ne ait Roma İmparatoru Septimius Severus’un heykel başı ile yine Burdur’un Düver Köyü’nden kaçırılan 48 pişmiş toprak mimari levha yer alıyor.
Bakan Ersoy, son yedi yılda 8 bin 967 eserin Türkiye’ye geri getirildiğini ve bu sürecin hız kesmeden devam edeceğini vurguladı.
PROF. DR. JALE İNAN’IN ÇALIŞMALARI
İadesi sağlanan Boubon Antik Kenti’ne ait heykel başının, 1960’lı yıllarda bölgede yapılan kaçak kazılar sonucunda yurt dışına kaçırıldığı tespit edildi. Bakan Ersoy, bu sürecin aydınlatılmasında merhum arkeolog Prof. Dr. Jale İnan’ın çalışmalarına dikkat çekerek, şunları söyledi:
"M.S. 3. yüzyıla tarihlenen bu eserin iadesi vesilesiyle bu eser grubu hakkındaki çalışmalarından faydalandığımız merhume Prof. Dr. Jale İnan'ı da anmak isterim. Biz son 5 yılda gerçekten bu mücadelede önemli kazanımlar elde ettik ama Anadolu'nun kültürel mirasının korunması çalışmaları on yıllardır sürüyor. Rahmetli Jale İnan hocamız, bu heykel başını yerinde incelemiş ve Boubon kökenli olduğuna dair tespitlerde bulunmuştu. O dönem yapılan tespitlerin de ışığında Kaçakçılıkla Mücadele Dairemiz çalışmalarını genişletip iade talebimizi Danimarka'ya iletti. Danimarka ve Glyptotek Müzesi'ni de iş birliğine açık tutumları ve etik bir duruş sergileyerek verdikleri iade kararından dolayı kutluyorum. Kopenhag Büyükelçimiz Sayın Hakan Tekin ile Kültür ve Tanıtma Müşavirliğimize de ayrıca teşekkür ederim."
PISIDIA KÜLTÜRÜNÜN İZLERİ: PİŞMİŞ TOPRAK LEVHALAR
Danimarka’dan geri getirilen bir diğer önemli eser grubu ise M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen pişmiş toprak levhalar. Burdur’un Düver Köyü’nde kaçak kazılarla ortaya çıkarılan bu levhalar, Antik Pisidia kültürüne ışık tutan arkeolojik buluntular arasında yer alıyor.
Özellikle 1960’lı yıllarda Boubon Antik Kenti’nde yapılan kaçak kazılar hakkında konuşan Bakan Ersoy, "Lucius Verus, Septimius Severus, Genç İmparator ve Giyimli Kadın heykellerinin yanı sıra İmparator Caracalla'ya atfedilen iki büst ve dönemin önemli şahsiyetlerine ait beş baş ile bir bronz kadın büstü Türkiye'ye yeniden kazandırılmıştı. Bu iadeler; sunulan belgeler, görgü tanığı ifadeleri ve adli kriminolojik çalışmalar sayesinde gerçekleşti. Bakanlığımız ile Manhattan Savcılığı iş birliğinde yapılan geniş kapsamlı soruşturmalar ve iadeler de dünyada ciddi düzeyde yankı buldu, örnek oldu" dedi.
HEYKELİN BAŞ VE GÖVDESİ BULUŞACAK MI?
Septimius Severus’un heykel başının Türkiye’ye dönmesi, gövdesiyle birleşme ihtimalini de gündeme getirdi. Bakan Ersoy, bu konuda detaylı bir bilimsel çalışma başlatıldığını belirterek, "Antik dönemde, bu heykel gövdeleri son derece idealize bir şekilde yapılmakta ve tarih içinde imparatorların değişmesi gibi durumlarda farklı başların birleştirilmesiyle kullanılmaktaydı. İşte bu sebeple şu an baş ve gövdenin ani ve hızlı bir müdahaleyle ayrım noktalarının birbirine oturtulması esere zarar verebileceğinden konservatörlerimiz bu süreci çok dikkatli analiz ederek zamana yayılan bir proje kapsamında ele alacaklar. Pek tabii bu projenin sonucunu da bilim dünyası ve kamuoyuyla yine büyük bir mutlulukla paylaşacağız" açıklamasında bulundu.
TÜRKİYE, KÜLTÜREL MİRASININ PEŞİNDE
Son yıllarda, yurt dışına kaçırılan eserlerin iadesi konusunda büyük başarılar elde eden Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2025 yılı için de 14 önemli eserin iadesini sağlamayı planlıyor. Bakan Ersoy'un açıklamasına göre, 2024 yılında tam bin 149 tarihi eserin ülkeye geri kazandırıldığı biliniyor.
2002-2025 yılları arasında iadesi sağlanan toplam eser sayısının 13 bin 282 olduğunu açıklayan Bakan Ersoy, bu sürecin hız kesmeden devam edeceğini belirtti.
KAÇAKÇILIKLA MÜCADELEDE FARKINDALIK ÇALIŞMALARI
Eserlerin yurt dışına kaçırılmasını önlemek için, Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi sadece yurt dışında eser takibi yapmakla kalmıyor; aynı zamanda Anadolu’nun dört bir yanında farkındalık çalışmaları yürütüyor.
Bakan Ersoy, bu çalışmaların köylere kadar yayıldığını belirterek, "Bakanlık yetkililerimiz Anadolu'yu adeta karış karış geziyor. Köy köy dolaşıp muhtarlarımız başta olmak üzere herkese bu mücadelenin önemini anlatıyor. Sadece yetişkinlerin bilinçlendirilmesi değil, geleceğimizin sahibi çocuklarımıza geçmişin mirasının önemini anlatmak için hikaye kitapları hazırlıyor, ağaç yaşken eğilir mantığıyla onlara eğitimler veriyoruz" dedi.
DANIŞMA SÜRECİ VE İŞ BİRLİKLERİ
Danimarka'nın Ankara Büyükelçisi Ole Toft, eserlerin ait oldukları topraklara geri döndürülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Toft, "Tarihî eserlerin iadesi önemli ancak genellikle karmaşık bir süreçtir. Ve bugün bizatihi Türkiye ve Danimarka olarak birlikte İmparator başı özelinde güzel bir çözüm üretebildik. Burada karşılıklı saygı ve iş birliği olduğu süreç neticesinde bu noktaya gelmiş olmayı da kutluyoruz. Danimarka'nın Glyptotek Müzesi yalnızca heykel başını değil 48 adet pişmiş toprak levhayı da iade ediyor. Levhaların iadesi Türkiye'nin talebi olmadan ancak Glyptotek Müzesi'nin iç incelemeleri neticesinde pişmiş toprak eserlerin Türkiye'ye ait olduğunun anlaşılması üzerine müzenin girişimiyle gerçekleşmiştir. Geçtiğimiz yıl Türkiye'yi 350 bin Danimarkalı ziyaret etti. Bunların 200 bini Antalya bölgesine geldi. Güzel doğası ve iklimiyle Türkiye, Danimarkalı turistler için her zaman cazibe noktası olmuştur" şeklinde konuştu.
Büyükelçi, ayrıca Danimarkalı turistlerin Türkiye’ye ilgisinin artacağını ve eserlerin sergilendiği Antalya Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etmeye teşvik edileceğini ifade etti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Anadolu’nun Kayıp Hazineleri Geri Dönüyor
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Danimarka’dan iadesi sağlanan tarihi eserleri Antalya Arkeoloji Müzesi'nde tanıttı. Septimius Severus’un heykel başı ve 48 pişmiş toprak levha anavatanına kavuştu.
ANTALYA (İHA) - Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Danimarka’dan iadesi sağlanarak Antalya’ya getirilen tarihi eserlerin tanıtıldığı toplantıda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Ersoy, kültürel mirasın korunmasına yönelik yürütülen çalışmaların kararlılıkla devam ettiğini belirterek, "Dünyanın neresine kaçırılmış olursa olsun bu topraklara ait hangi eser varsa biz bu eserlerin izini sürüp ülkemize getirmekte kararlıyız ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Artık koleksiyonlar ya da konunun uzmanlarının kabul ettiği bir gerçek var. Biliyorlar ki ellerinde Anadolu'dan yasal olmayan yollarla çıkarılmış bir arkeolojik eser varsa, Türkiye Cumhuriyeti gelip onu bulacak ve yasal yollarla iadesini sağlayacak" dedi.
Bakanlığın uzun süredir yürüttüğü titiz çalışmalar neticesinde, Danimarka Glyptotek Müzesi’ne sunulan bilimsel kanıtlar ve etik gerekçelerle Türkiye’ye iade edilen eserler, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde kamuoyuna tanıtıldı. İade edilen eserler arasında, Burdur’un Boubon Antik Kenti’ne ait Roma İmparatoru Septimius Severus’un heykel başı ile yine Burdur’un Düver Köyü’nden kaçırılan 48 pişmiş toprak mimari levha yer alıyor.
Bakan Ersoy, son yedi yılda 8 bin 967 eserin Türkiye’ye geri getirildiğini ve bu sürecin hız kesmeden devam edeceğini vurguladı.
PROF. DR. JALE İNAN’IN ÇALIŞMALARI
İadesi sağlanan Boubon Antik Kenti’ne ait heykel başının, 1960’lı yıllarda bölgede yapılan kaçak kazılar sonucunda yurt dışına kaçırıldığı tespit edildi. Bakan Ersoy, bu sürecin aydınlatılmasında merhum arkeolog Prof. Dr. Jale İnan’ın çalışmalarına dikkat çekerek, şunları söyledi:
"M.S. 3. yüzyıla tarihlenen bu eserin iadesi vesilesiyle bu eser grubu hakkındaki çalışmalarından faydalandığımız merhume Prof. Dr. Jale İnan'ı da anmak isterim. Biz son 5 yılda gerçekten bu mücadelede önemli kazanımlar elde ettik ama Anadolu'nun kültürel mirasının korunması çalışmaları on yıllardır sürüyor. Rahmetli Jale İnan hocamız, bu heykel başını yerinde incelemiş ve Boubon kökenli olduğuna dair tespitlerde bulunmuştu. O dönem yapılan tespitlerin de ışığında Kaçakçılıkla Mücadele Dairemiz çalışmalarını genişletip iade talebimizi Danimarka'ya iletti. Danimarka ve Glyptotek Müzesi'ni de iş birliğine açık tutumları ve etik bir duruş sergileyerek verdikleri iade kararından dolayı kutluyorum. Kopenhag Büyükelçimiz Sayın Hakan Tekin ile Kültür ve Tanıtma Müşavirliğimize de ayrıca teşekkür ederim."
PISIDIA KÜLTÜRÜNÜN İZLERİ: PİŞMİŞ TOPRAK LEVHALAR
Danimarka’dan geri getirilen bir diğer önemli eser grubu ise M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen pişmiş toprak levhalar. Burdur’un Düver Köyü’nde kaçak kazılarla ortaya çıkarılan bu levhalar, Antik Pisidia kültürüne ışık tutan arkeolojik buluntular arasında yer alıyor.
Özellikle 1960’lı yıllarda Boubon Antik Kenti’nde yapılan kaçak kazılar hakkında konuşan Bakan Ersoy, "Lucius Verus, Septimius Severus, Genç İmparator ve Giyimli Kadın heykellerinin yanı sıra İmparator Caracalla'ya atfedilen iki büst ve dönemin önemli şahsiyetlerine ait beş baş ile bir bronz kadın büstü Türkiye'ye yeniden kazandırılmıştı. Bu iadeler; sunulan belgeler, görgü tanığı ifadeleri ve adli kriminolojik çalışmalar sayesinde gerçekleşti. Bakanlığımız ile Manhattan Savcılığı iş birliğinde yapılan geniş kapsamlı soruşturmalar ve iadeler de dünyada ciddi düzeyde yankı buldu, örnek oldu" dedi.
HEYKELİN BAŞ VE GÖVDESİ BULUŞACAK MI?
Septimius Severus’un heykel başının Türkiye’ye dönmesi, gövdesiyle birleşme ihtimalini de gündeme getirdi. Bakan Ersoy, bu konuda detaylı bir bilimsel çalışma başlatıldığını belirterek, "Antik dönemde, bu heykel gövdeleri son derece idealize bir şekilde yapılmakta ve tarih içinde imparatorların değişmesi gibi durumlarda farklı başların birleştirilmesiyle kullanılmaktaydı. İşte bu sebeple şu an baş ve gövdenin ani ve hızlı bir müdahaleyle ayrım noktalarının birbirine oturtulması esere zarar verebileceğinden konservatörlerimiz bu süreci çok dikkatli analiz ederek zamana yayılan bir proje kapsamında ele alacaklar. Pek tabii bu projenin sonucunu da bilim dünyası ve kamuoyuyla yine büyük bir mutlulukla paylaşacağız" açıklamasında bulundu.
TÜRKİYE, KÜLTÜREL MİRASININ PEŞİNDE
Son yıllarda, yurt dışına kaçırılan eserlerin iadesi konusunda büyük başarılar elde eden Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2025 yılı için de 14 önemli eserin iadesini sağlamayı planlıyor. Bakan Ersoy'un açıklamasına göre, 2024 yılında tam bin 149 tarihi eserin ülkeye geri kazandırıldığı biliniyor.
2002-2025 yılları arasında iadesi sağlanan toplam eser sayısının 13 bin 282 olduğunu açıklayan Bakan Ersoy, bu sürecin hız kesmeden devam edeceğini belirtti.
KAÇAKÇILIKLA MÜCADELEDE FARKINDALIK ÇALIŞMALARI
Eserlerin yurt dışına kaçırılmasını önlemek için, Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi sadece yurt dışında eser takibi yapmakla kalmıyor; aynı zamanda Anadolu’nun dört bir yanında farkındalık çalışmaları yürütüyor.
Bakan Ersoy, bu çalışmaların köylere kadar yayıldığını belirterek, "Bakanlık yetkililerimiz Anadolu'yu adeta karış karış geziyor. Köy köy dolaşıp muhtarlarımız başta olmak üzere herkese bu mücadelenin önemini anlatıyor. Sadece yetişkinlerin bilinçlendirilmesi değil, geleceğimizin sahibi çocuklarımıza geçmişin mirasının önemini anlatmak için hikaye kitapları hazırlıyor, ağaç yaşken eğilir mantığıyla onlara eğitimler veriyoruz" dedi.
DANIŞMA SÜRECİ VE İŞ BİRLİKLERİ
Danimarka'nın Ankara Büyükelçisi Ole Toft, eserlerin ait oldukları topraklara geri döndürülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Toft, "Tarihî eserlerin iadesi önemli ancak genellikle karmaşık bir süreçtir. Ve bugün bizatihi Türkiye ve Danimarka olarak birlikte İmparator başı özelinde güzel bir çözüm üretebildik. Burada karşılıklı saygı ve iş birliği olduğu süreç neticesinde bu noktaya gelmiş olmayı da kutluyoruz. Danimarka'nın Glyptotek Müzesi yalnızca heykel başını değil 48 adet pişmiş toprak levhayı da iade ediyor. Levhaların iadesi Türkiye'nin talebi olmadan ancak Glyptotek Müzesi'nin iç incelemeleri neticesinde pişmiş toprak eserlerin Türkiye'ye ait olduğunun anlaşılması üzerine müzenin girişimiyle gerçekleşmiştir. Geçtiğimiz yıl Türkiye'yi 350 bin Danimarkalı ziyaret etti. Bunların 200 bini Antalya bölgesine geldi. Güzel doğası ve iklimiyle Türkiye, Danimarkalı turistler için her zaman cazibe noktası olmuştur" şeklinde konuştu.
Büyükelçi, ayrıca Danimarkalı turistlerin Türkiye’ye ilgisinin artacağını ve eserlerin sergilendiği Antalya Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etmeye teşvik edileceğini ifade etti.
Kaynak: İHA
En Çok Okunan Haberler